Yılın son gününden geriye dönüp bakıldığında 2016, hem dünya hem
de Türkiye için zor ama her ikisi için de "yeni geleceğin" tarihi
ipuçlarını içinde barındıran bir yıl oldu.
Bu yıl, hem dünya hem de Türkiye "yeni normal"in kurulması
gerektiğini gördü.
Çünkü iki kutuplu soğuk savaş dönemi normali geride kalmış,
Sovyetler'in çöküşüyle dünya bir belirsizliğe sürüklenmişti.
2016'da bu belirsizlik bitmedi ama nereye evrileceği bilinmeyen
ilginç gelişmeler var. Yılın ilk yarısında biri AB'de diğeri
Ortadoğu'da bu anlamda iki önemli gelişme yaşandı.
İngiltere'nin Brexit kararı ve İran'ın, Suudi Arabistan'la yaşadığı
gerginlik ve bölgesel etkinliğinin artması.
Yılın ikinci yarısında da yine dünya ve bölge siyasetini
etkileyecek gelişmeler yaşandı. ABD seçimlerini Donald Trump'ın
kazanması, Suriye'de yaşanan iç çatışmayla ilişkili ve dünya
dengelerini de etkileyecek Türkiye-Rusya aksının yılın son
günlerinde devreye girmesi...
Buna kuşkusuz Türkiye'nin Fırat Kalkanı Harekâtını da eklemeliyiz.
Bütün bunlar dünyada mevcut statükonun sarsıldığının ve yeni bir
dünya sistemi arayışının işareti. Statüko sarsıldı ancak yerine
neyin geleceği henüz belli değil. Bu konuda Cumhurbaşkanı
Erdoğan'ın sık seslendirdiği "dünya beşten büyüktür" yaklaşımının
ötesinde makul bir öneri de yok.