Türkiye'nin son 3 yılda derin bir kuşatma yaşadığı çok açık.
Sadece üç terör örgütü, FETÖ, PKK ve DEAŞ'ın aynı zaman diliminde
Türkiye'ye saldırmaları bile bunu göstermeye yetiyor. Buna şimdi
Avrupa Parlamentosu (AP) kararı da eklendi. Özellikle Ortadoğu
yanarken, Suriye'de 600 bini aşkın insan öldürülürken, Halep yerle
bir edilirken, susan AP, Türkiye'deki tutuklamalar için
konuşuyor.
Gerekçeye bakın;
"Üyelik müzakerelerinin, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15
Temmuz darbe girişimi sonrası ortaya çıkan durum ve OHAL
uygulamasının getirdiği şartlar nedeniyle geçici olarak
dondurulması..." Güler misiniz ağlar mısınız? Türkiye'nin üyeliğini
donduran, "evrensel değerlere" sahip AB ülkeleri ve siyasi
organları, aslında 15 Temmuz kanlı darbe girişimi karşısında
susarak o evrensel değerleri çoktan kirlettiler.
Zaten bir süredir kirli savaşlara destek veren, ölümler karşısında
susan, darbecileri kırmızı halıyla karşılayan bir AB'ye doğru gidiş
vardı.
Şimdi o netleşti. AB'nin yola çıkış değerlerinden uzaklaşıp, bu
noktaya gelmesi aslında bütün insanlık açısından bir talihsizlik.
Bunu ısrarla anlatmak gerekiyor.
Ama sadece onlara değil, onların Türkiye'deki versiyonlarına da...
İşte onlardan biri, eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal.
Baykal'ı tam da AB ile ilişkilerin dondurulduğu, Suriye'de
tehlikeli bir adımın atıldığı, Adana'da bombaların patladığı bir
günde, Mardin'de görüyoruz.
Siyasette hâlâ bir rota tutturamayan Baykal'ı Mardin'e getiren şey
gözaltında olan ve sonra tutuklanan eski Mardin Büyükşehir Belediye
Bakanı Ahmet Türk'e moral vermek.