Mahmut Övür Sabah Gazetesi

Başkanlık revizyon mu reform mu?

Cumhuriyetin ilk yıllarını ve DP dönemini bir yana bırakırsak Türkiye'de 1960 darbesinden sonra siyasal sistem arayışı hiç bitmedi. Aslında bu yeni ve sivil bir anayasa arayışıydı. Ama ne yazık ki bu...

22 Ekim 2016 | 332 okunma

Cumhuriyetin ilk yıllarını ve DP dönemini bir yana bırakırsak Türkiye'de 1960 darbesinden sonra siyasal sistem arayışı hiç bitmedi. Aslında bu yeni ve sivil bir anayasa arayışıydı.
Ama ne yazık ki bu arayış arka arkaya gelen darbelerle hep kesintiye uğradı ve ortaya ucube vesayetçi bir parlamenter sistem çıktı. SETA'nın yayınladığı "Türkiye İçin Başkanlık Sistemi" başlıklı çalışmasında Ali Aslan şu tespiti yapıyor:
"Yürürlükteki parlamenter sistemin atanmışları seçilmişlerin önüne koyan anti-demokratik yapısı nedeniyle ülkede etkin, hızlı ve enerjik bir yönetimin ortaya çıkması engellendi."
Bir anlamda "Türk tipi" bu sistem, parlamentarizmin genel hastalığı ve vesayetçi özelliğiyle sürekli kriz üretti. Böylece sadece demokrasi ve kuvvetler ayrılığı zedelenmedi, eğitimden sağlığa, teknolojiden savunmaya gelişmemiz de engellendi.
Şimdi ilk kez güçlü bir siyasal zemin var ve bu zeminde başkanlık sistemi yeniden gündemde. O sistemi ara ara da olsa 70'lerden beri tartışıyoruz. Araştırmalara göre, konuya dair ilk yazının tarihi de 23 Mayıs 1970. Rahmetli Burhan Felek, "Bu ultra demokrasi nereye götürür?" başlıklı yazısında şöyle diyor: "Bence işlerin düzelmesi için devlet mefhumunu iyi anlatan ve devleti korumayı hık mık dedirtmeden iyice sağlayan, mesuliyet ve salahiyetleri açıkça belirten başkanlık sistemi üzerine kurulmuş bir demokrasi lazım. Bu hem ananemize, hem Atatürk idaresine, hem gerçeklerimize daha uygun olur."

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Bir Yahudi’nin ‘One minute’u 05 Mayıs 2024 | 90 Okunma CHP’nin kurdu yine CHP 04 Mayıs 2024 | 360 Okunma İmamoğlu, İsrail ve ‘sol’ CHP 02 Mayıs 2024 | 1.200 Okunma DEM kimin DEM’i? 30 Nisan 2024 | 3.075 Okunma 68’lilerin torunları sarsıyor 29 Nisan 2024 | 569 Okunma