Sadece Türkiye değil, son 16 yılda Türkiye'yi dönüştüren AK
Parti de tarihi günlerden geçiyor. Bu ikilinin buluşması tesadüf
değil, tarihin ve kaderin zorunlu kıldığı bir buluşma.
Türkiye, neredeyse 70 yıla varan ABD'yle ilişkilerini sorguluyor ve
yeni küresel ittifaklara doğru yol alırken, AK Parti de Türkiye
ölçeğinde yeni bir siyasi yolculuğun yapı taşlarını
oluşturuyor.
Bu ilişki aslında birbiriyle de bağımsız değil. Bu tarihsel
dönemecin kilit isim ise daha İstanbul Belediye Başkanlığından
itibaren "sivil demokratik bir Türkiye tasavvuru" ortaya koyan ve o
tasavvura tavizsiz liderlik eden Başkan Erdoğan...
Başkan Erdoğan birkaç gün önce SETA'nın düzenlediği AK Parti'nin
17'nci kuruluş yıldönümü toplantısında şu tarihi tespitin altını
çizdi:
"AK Parti'yi anlamak için önce Türkiye'yi ve Türk milletini anlamak
gerekiyor. Coğrafyasıyla, tarihiyle, sevinciyle, hüznüyle bu
milleti anlamayanlar AK Parti'yi çözemez."
Onların kim olduğu tespiti de çarpıcıydı:
"Milletimizin değerlerine savaş açmış faşist düzenin
temsilcileri..."
AK Parti'yi bugüne kadar farklı kılan ve 16 yıldır girdiği her
seçimi kazandıran da bu siyasi duruşu, milletle iç içe olması ve
sürekli kendini yenilemesiydi.
AK Parti şimdi bir kez daha kendini yenileme misyonuyla karşı
karşıya. Hafta sonu kongresi var. Ama bu kongre diğerlerinden bir
hayli farklı, Çünkü son iki yılda Türkiye'de çok şey değişti.
Birincisi siyasi sistem değişti. Artık Cumhurbaşkanlığı Hükümet
Sistemi var. Yüzde 50 artı bir almadan iktidar olmak mümkün
değil.
Buna paralel ve sistemin gereği olarak ilk kez kabinenin yapısı da
değişti. Kabine'de artık büyük oranda parti dışı aktörlerden
oluşuyor. Bunun siyasete nasıl yansıyacağı merak ediliyor.
Üçüncü önemli değişimi de birkaç gün önce Hazine ve Maliye Bakanı
Berat Albayrak açıkladı; Türkiye'nin ekonomik modeli değişti.
Bütün bunlar değişirken, bu değişimin partilere yansımaması mümkün
mü?
Şimdi sırada parti var. AK Parti'nin 6'ncı olağan kongresi bu
nedenle tarihi bir kongre olacak. Başta CHP ve İP olmak üzere
muhalefet partileri "koltuk kavgası"yla sarsılırken, AK Parti bir
kez daha önüne değişimi koydu ve Türkiye toplumunun önüne yeni bir
siyaset tarzıyla çıkmayı hedefliyor.
Tabi bunun nasıl olacağı merak ediliyor. Cumhurbaşkanlığı
sisteminde klasik başkanlık sistemlerinde görülen "gevşek" partiler
dönemine mi geçilecek yoksa yerelden merkeze çok daha dinamik ve
aktif bir particilik dönemi mi başlayacak?
AK Parti kongresinde iki şeyin öne çıkacağı öngörülüyor: Birincisi
AK Parti'nin küresel rolü. ABD'nin kur saldırısında da görüldüğü
gibi Türkiye, küresel düzeyde bir misyon yüklendi, AK Parti de bu
misyonun siyasi merkezi durumunda. Partinin yeni motivasyonu
bu...
İkincisi de buna paralel ama partinin iç yapısıyla ilgili... AK
Parti'de bu kongreyle yani 17 yıl sonra ağırlıkla "ikinci nesil
siyasetçi"ler döneminin başlayacağı öngörülüyor. Kısaca eskilerin
sembolik kaldığı, genç ve kadın ağırlıklı yeni bir AK Parti
yönetimi sürpriz olmayacak. Bu çerçevede yeni birçok isimden söz
ediliyor. Örneğin AK Parti gençlik kollarından gelen Erkan
Kandemir'in teşkilat başkanlığına getirilmesi gibi. MYK ve MKYK'nın
da büyük oranda "Yeni nesil" siyasetçilerden oluşacağı
bekleniyor.