Türkiye'de Kürt meselesinde "Ben de
Kürt'üm" veya "Kürt
realitesini tanıyoruz"
gibi birkaç söz söylense de hiçbirinin devlet nezdinde bir anlamı
yoktu. İlk anlamlı adımı, 2005 yılında ezber bozan çıkışıyla
dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan attı:
"Kürt sorunu benim sorunumdur."
Sonra bu alandaki yasaklar ve Kürt siyasi aktörlerin atılamaz
dediği demokratik adımlar tek tek hayata geçirildi.
Sıra silahların devreden çıkartılmasına gelince iyi niyetle önce
Habur, sonra Oslo ve çözüm süreçleri devreye sokuldu. Meğer
"silahların bırakılmasını istemeyen" ne çok düşman
varmış... ABD'den İsrail'e, AB'den İran'a süreci sabote etmek için
harekete geçmeyen, ellerinden geleni yapmayan kalmadı.
İç siyasette direnenlerin sayısı da az değildi. Mesela sorunu
yaratan CHP, sadece silahları devreden çıkarmaya değil, Kürt
kimliği üzerindeki yasakları kaldıran demokratik adımlara da karşı
çıktı. Bu da CHP'nin ret, inkâr ve asimilasyoncu...