Mahmut Övür Sabah Gazetesi

15 Temmuz geleceğe nasıl taşınacak?

15 Temmuz'un birinci yılında, başta İstanbul ve Ankara olmak üzere Türkiye'nin dört bir yanında milyonlar meydanlara inerek görkemli bir biçimde andı. Hem de o gecenin sıcaklığı ve heyecanıyla... Üzerine...

18 Temmuz 2017 | 2.524 okunma

15 Temmuz'un birinci yılında, başta İstanbul ve Ankara olmak üzere Türkiye'nin dört bir yanında milyonlar meydanlara inerek görkemli bir biçimde andı.
Hem de o gecenin sıcaklığı ve heyecanıyla...
Üzerine çok şey söylendi daha da söylenecek. Siyasi değerlendirmeler, analizler yapıldı.
Peki, 15 Temmuz sadece bu boyutuyla mı ele alınmalı?
Dünyada eşi benzeri olmayan bir saldırıdan ve ona karşı halkın çıplak bedenleriyle verdiği destansı bir direnişten söz ediyoruz.
Bunun sadece bugünü değil, gelecek on yılları da etkileyeceğinin herkes farkında. Devletten siyasete, sosyal hayattan bireyin dünyasına her alanda kalıcı izler bıraktığı ve bırakacağı da bir gerçek. Kanlı saldırı boyutuyla toplumda travma yaratırken, direniş boyutuyla da müthiş bir motivasyona yol açtı.
Düşmanın en acımasızını da kahramanın en yüreklisini de bize gösterdi.
Son bir yılda olayın siyasi boyutuyla ilgili -bütün boyutları tam ortaya konmasa da- çok sayıda kitap yazıldı analiz yapıldı.
Ancak böylesine sarsıcı bir olayın toplumu ve bireyi nasıl etkilediğine ilişkin pek bir şey yapılmadı. İşte bu noktada devreye o ülkenin yazarlarının, ressamlarının, şairlerinin, yönetmenlerinin ve sosyologlarının girmesi gerekiyor.
Devasa bir toplumsal altüst oluşa yol açan bu olayın, romanı-öyküsü-şiiri yazılmalı, tablosu-müziği yapılmalı.
Bu konu kendi doğal mecrasında yapılıyor ve daha da yapılacak. Sadece Ömer Halisdemir'in kahramanlığı üzerine yazılacak romanlar, filmler onlarca siyasi analizden çok daha etkileyici olmaz mı?
Bu konuda ilk adım, olayın daha ilk yılında yazar Bahadır Şehirlioğlu, tarafından atıldı ve Kara Güneş isimli romanda, 15 Temmuz ve FETÖ'nün 40 yıllık toplumu zehirlemesi anlatıldı. Bu bireysel çabaları kurumsal yapıların da motive etmesi gerekiyor. Bu konuda özellikle iki kurumun, Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı'nın ne yaptığını ve neden bir şey yapmadığını merak ediyorum.
İki bakanlığın da son 15 yılda kendi alanlarında iyi performans göstermediği biliniyor. Ancak bu, hiçbir şey yapamayacakları anlamına gelmiyor. En azından ikinci yıla girilirken, her iki bakanlık da kendi alanlarında teşvik edici bir ödül koyarak bir başlangıç yapabilirler. Edebiyat, sinema, müzik ve resim alanında onlarca duayen ismimiz var. Onlardan oluşan bir jüriyle böyle bir çaba hemen devreye sokulmalı ve 15 Temmuz ruhunun anlaşılması ve kalıcılığı sağlanmalı.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Kılıçdaroğlu’nun görmek istemediği 07 Mayıs 2024 | 323 Okunma ‘Muhalefete tuzak’ oyunu 06 Mayıs 2024 | 1.172 Okunma Bir Yahudi’nin ‘One minute’u 05 Mayıs 2024 | 397 Okunma CHP’nin kurdu yine CHP 04 Mayıs 2024 | 399 Okunma İmamoğlu, İsrail ve ‘sol’ CHP 02 Mayıs 2024 | 1.205 Okunma