PKK ile HDP arasında bir görüş ayrılığı veya çatışma mı var? Kandil'deki örgüt yöneticileri ile HDP'liler arasında siyasi bir ayrışma veya bir bölünme mi yaşanıyor? Bu sorular son günlerde fazlasıyla gündemde.
HDP ile Kandil arasındaki karşılıklı atışmanın Demirtaş'ın
Brüksel dönüşüne denk gelmesi önemli bir detay. Daha önce "Silah
bırakın desek bile PKK bizi dinlemez" diyen Demirtaş, Brüksel
ziyaretinin ardından cesur demeçler vermeye başladı. PKK'ya
"Silahlar ama'sız, fakat'sız bırakılmalı" çağrısında bulundu.
Kandil'den "HDP neyi başardı ki bize silah bırak çağrısı yapıyor"
tepkisine karşılık olarak ise Demirtaş "Hiçbir şey kazanmadıysa; bu
çağrıyı yapabilecek kadar halkın desteğini alıp, özgüven kazandı"
cevabını verdi. Demirtaş'ın bahsettiği bu "özgüveni" nasıl
kazandığı çok önemli. Üzerinde durmayı hak eden bir konu.
Demirtaş'ın yaşadığı bu özgüven patlamasının arkasında şüphesiz ki
Brüksel var.
* * *
Karşılıklı laf düellosu olarak tezahür eden açıklamaların, Kandil
ile HDP arasında ciddi bir görüş ayrılığını yansıttığını söylemek
kuşkusuz abartılı olur. Fakat bu polemiğin HDP ile Kandil
arasındaki birtakım uyuşmazlıkları göz önüne serdiği de bir gerçek.
Bir yanda terör yöntemlerini öne çıkaran silahlı bir örgüt,
diğer yanda ise sivil alanda bulunan bir siyasi parti. Bu iki
kutbun çelişmesi, çatışması elbette kaçınılmaz olarak gündeme
gelebilir. Silahlı olanlar ile sivil siyaset yapanlar birbirlerine
pek sıcak bakmaz. Bu biraz da işin doğasından
kaynaklanıyor.