Geçen yazıda Türkiye’nin Orta Doğu politikasına dair var olan
çelişkili algı ve yargılardan bahsettikten sonra bu konunun doğru
anlaşılabilmesi için bazı tespitler yapmıştık.
Bu çerçevede Ankara’nın Orta Doğu meselelerine ilgisiz kalmasının
mümkün olmadığı tespitini yapmış, ardından da Türkiye’nin Orta
Doğu’daki başka bir bölgesel güçle kuracağı uzun süreli ve başarılı
bir ittifakın hem bölgesel hem de küresel etkileri olacağını ifade
etmiştik. Bu yüzden Ankara’nın bu girişimlerinin diğer bölgesel
güçler ve küresel güçler tarafından engellenmeye çalışıldığını da
eklemiş ve çok zengin enerji kaynaklarına sahip olan Katar ile
Türkiye arasındaki yakın ilişkinin de bu çerçevede düşünülmesi
gerektiğinin altını çizmiştik.
Bölgesel güçler arasında oluşacak ittifakların etkileri konusundaki
tespit sadece Türkiye için geçerli değildir şüphesiz. Diğer
bölgesel güçler olan İran, Suudi Arabistan, Mısır ve İsrail’den
herhangi ikisi arasında kurulabilecek ittifakların da benzer
etkileri olacaktır.
Orta Doğu’daki bölgesel güçlerin kuracağı ittifakların hem bölge
hem de dünya politikası açısından etkileri olacağı için bu tür
ittifaklar hem diğer bölgesel güçler hem de küresel güçlerin
dikkatini çekecektir. Bu yüzden bu tür ittifaklara girmeyi
planlayan ülkelerin gelebilecek olan tepkileri önceden
hesaplamaları ve karşı karşıya kalacakları saldırılara hazırlıklı
olmaları gerekmektedir.