İbrahim Kiras Karar Gazetesi

Abdülhamit sağcı mıydı, solcu muydu?

Hem sağ hem de sol yorumculara ve takipçilere sahip olmak yalnızca Hegel gibi filozoflara mahsus değil. Bir hadise tarihe mal olduktan sonra herkes kendi bakış açısına göre aynı hadiseyi başka türlü yorumlayıp...

24 Eylül 2016 | 366 okunma

Hem sağ hem de sol yorumculara ve takipçilere sahip olmak yalnızca Hegel gibi filozoflara mahsus değil. Bir hadise tarihe mal olduktan sonra herkes kendi bakış açısına göre aynı hadiseyi başka türlü yorumlayıp anlatabilir. Biz de öyle yapıyoruz.

Bilhassa yakın tarihimiz bugünkü siyasi pozisyonlarımızı meşrulaştırma atölyesi olarak işlev görüyor öteden beri. Mesela Atatürk yakın zamana kadar paylaşılamayan, çünkü meşrulaştırma gücüne ihtiyaç duyulan bir figürdü.

Bazılarına göre Cumhuriyetimizin kurucusu katıksız bir devrimciydi; bazıları için Batıcı-liberal… Başka bazıları için ise milliyetçi ve anti-komünist... RahmetliErbakan da “hayatta olsaydı Refah Partisi’ne oy verirdi” diyerek sahip çıkmıştı Mustafa Kemal’e.

Aslında kendilerince hepsi tezlerini kanıtlayacak gerekçelere sahipti. Çünkü Atatürk kısa sayılabilecek politik hayatı boyunca karşılaştığı farklı problemlere karşı farklı zamanlarda farklı tutumlar sergilemiş olduğu için her meşrebe uygun malzeme bulunabiliyor. Ama bu bize mahsus bir tuhaflık. Fransa’da bildiğim kadarıyla sol degolcülük yok. Şili’de Allendeci sağcılık var mıdır, bilmiyorum. Galiba bizim kültürel yapımızın icabı olarak liderlerin karizması temsil ettikleri fikirlerin önüne geçebiliyor. Ne de olsa binlerce yıllık monarşi geleneğini terk edip demokrasi deneyimine girişmemiz daha dünkü hadise.

***

Dolayısıyla “sağcı Atatürkçüler”le “solcu Atatürkçüler”in karşı karşıya geldiği tuhaf tabloya çok da şaşırmamak lazım. Gerçi bugün Atatürk adının meşrulaştırıcı gücü eskisine nispetle epeyce azaldı ama toplumun devlete ve siyasete bakışı pek değişmedi. Bakarsınız, belki yarın tıpkı Atatürk gibi Tayyip Erdoğan’ın da sağcı, solcu, liberal vs. yorumcuları çıkar; onu da kendi istedikleri bir çerçevenin içine oturtmaya çalışırlar. Zira kabul etmek lazım ki Erdoğan’ın kimi politikaları itibarıyla milliyetçi, kimi politikaları itibarıyla liberal ve kimi politikaları itibarıyla İslamcı diye nitelenmesi pekâlâ mümkün. Erdoğancılık siyasi meşruiyet kaynağı haline geldiği takdirde olur mu olur.

***

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Marangozlukta form eğitimde reform 02 Mayıs 2024 | 226 Okunma Rus devlet aklı orada, Türk devlet aklı nerede? 25 Nisan 2024 | 1.196 Okunma Gözümüzün önünde yapmayın şu anayasayı 20 Nisan 2024 | 236 Okunma CHP’ye verilmiş oy ‘CHP oyu’ mu 18 Nisan 2024 | 772 Okunma ‘İsrail ticareti’ turnusol kâğıdı 13 Nisan 2024 | 400 Okunma