Türkiye'nin Suriye'de PKK/PYD'yi (YPG) vurması bir başlangıçtır.
Devamı gelecektir, gelmelidir de. Sadece Azez-Cerablus arasındaki
bölgeyi tehdit eden PYD unsurları değil, Kuzey Koridoru diye
çizilen, Kuzey Irak'tan Akdeniz'e ulaşan kuşaktaki bütün PYD
unsurları vurulmalıdır. Ne kadar ABD desteği olursa olsun, ne kadar
Rusya ve İran desteği olursa olsun bu yapılmalıdır. Türkiye için bu
kuşağa yayılan tehditle yüzleşme, onu etkisizleştirme vakti çoktan
gelmiştir. Çok az bir gecikme, ihmal bile çok ağır sonuçlara yol
açacaktır.
Çünkü bu artık bir terör meselesi değildir. Hem içeride hem de
dışarıda verilen mücadele, dar anlamda terörle mücadele değildir.
Bir ulusal savunma refleksidir, içerideki iç işgali sona erdirme
meselesidir, Suriye'den gelen ve çokuluslu bir irade ile yönetilen
tehdidi ortadan kaldırma meselesidir.
Türkiye intihar etmez, gerekeni yapacaktır
Bir ülke, göz göre göre gelen bu tür bir tehdide karşı savunmasız
bırakılamaz. O ülkenin geleceği böyle bir çokuluslu müdahale ile
belirsizleştirilemez, karartılamaz. Hiçbir devlet, böyle bir
tehdidi sınırının sıfır noktasında karşılayamaz. Karşılarsa o
tehdit o ülkenin içlerine kadar yayılacak, iç işgal Güneydoğu'daki
ilçelerle sınırlı kalmayacaktır.
Hiçbir devlet, ulusal savunmasını, ülke bütünlüğünü, toplumsal
barışını uluslararası ittifaklara havale edemez. Ederse intihar
etmeye hazırlanıyor demektir. Böyle bir vesayeti bu ülke de millet
de artık kaldıramaz.
Türkiye önceki akşamdan bu yana Azez-Cerablus arasında kalan
bölgeyi tehdit eden PKK/PYD hedeflerini vuruyor. Bir hafta içinde
muhaliflerin denetimindeki bu bölgeye saldırılar başlayacak,
muhalifler tasfiye edilip bölge Rusya-İran ve rejimin denetimine
geçecekti. Plan bu şekilde hazırlanmıştı. Suriye ile ilgili ateşkes
konusu da buna göre biçimlendirilmişti.
Bölge Türkiye'ye tamamen kapatılacak, sonrasında da içerideki
muhalifler imha edilecekti. Türkiye için Suriye kapısı ebediyyen
kapanmış olacaktı. Suriye meselesi de böylece Rusya ve İran'ın
istediği şekilde kontrol altına alınacaktı. Türkiye devre dışı
bırakılacak, en büyük kaybeden olarak tarihe geçecekti.
PYD de işte bu amaçla saldırıya hazırlanıyor, yığınak yapıyordu.
Yavaş yavaş, kendilerine açılan alanlara ilerliyor, alan
genişletiyor, o çokuluslu koalisyondan işaret bekliyordu. Bu işaret
de saldırı da bir hafta içinde başlayıp bitecekti. PYD unsurları
hedef alınırken örgütün mühimmat yığınağının da vurulması bu açıdan
dikkat çekici.