Türkiye hem içeride hem de dışarıda savaş halindedir.
Bu mücadelenin iç politik kavgalarla, dışarıya yönelik
politika ve stratejilerle, yol-yöntem-format farklarıyla alakası
yoktur. Bu mücadelenin ideolojilerle, siyasi
görüşlerle de alakası yoktur. Bu
bir varoluş mücadelesidir. Yarının Türkiye'sinin ne
olacağına karar verme mücadelesidir.
Şehirlere, bölgelere ayrılan Türkiye projesine mi razı geleceğiz
yoksa inadına büyüyerek, güçlenerek, genişleyerek meydan mı
okuyacağız.. Çokuluslu projelerin parçası mı olacağız yoksa bu
ülkenin öz savunma reflekslerinin yanında mı duracağız?
Bugün herkesin vermesi gereken karar budur. Herkes, bu gerçeğe
göre safını, durduğu zemini belirleme yükümlülüğü
altındadır.
AB ile bir geleceğimiz olmayacak, olamaz da
Terör örgütleriyle, Batılı istihbarat
örgütleriyle, içerideki siyasi uzantılarıyla, içerideki nüfuz
çevrelerine topyekün Türkiye'ye saldıranlara boyun mu
eğeceğiz yoksa omuz omuza bir mücadele mi
başlatacağız. Terör örgütlerine kılıf mı arayacağız,
onları hem koruyup hem yöneterek ülkemize saldırtan Avrupa Birliği
ülkelerinin suyuna mı gideceğiz yoksa “siz işinize
bakın” diyerek onları kapı dışarı mı edeceğiz?
Türkiye için AB projesinin çöktüğünü, vicdanlarda mahkum
edildiğini, AB'nin ülkemizi parçalama senaryolarının merkezinde yer
aldığını, bu yönde niyetini açık ettiğini, bunu hesabını terör
üzerinden yürüttüğünü, ülke içindeki kanlı saldırılardan
Avrupa başkentlerinin sorumlu olduğunu dünyaya ilan etme, bu
konuda bir karar verme aşamasındayız.
Turkexit dönemi..