Sadece bu ülkede yaşayanların değil, coğrafyanın da
anavatanıyız.
Onlar için de fırtınalardan korunacak
tek sığınak, kendini savunacak son
kaleyiz.
Birinci Dünya Savaşı sonrası İstanbul nasıl dağıtıldıysa, Osmanlı
nasıl siyasi haritadan çıkarıldıysa,
ardından bütün coğrafya nasıl bin parçaya bölündüyse bugün de
benzer bir saldırıyla karşı karşıyayız.
O yıllarda Balkanlar'dan, Kafkaslardan, Ortadoğu'dan
nasıl akın akın insan
seli geldiyse, Anadolu'ya
sığındıysa bugün de aynı durumla karşı
karşıyayız.
Bugün olan tam da budur. Bu, ikinci çözülme
saldırısıdır, bir tür çokuluslu müdahaledir.
Bunun farkındayız, idrakindeyiz. Durduğumuz
yer de, sarfettiğimiz sözler de bu gerçekten besleniyor.
Son on yıldır yeni bir tarih aralığı, yeni bir
özgürlük alanıoluşturmaya çalıştık. Ayağa kalkıp kendimiz
olmayı denedik. Dünya Savaşı ve sonrası bütün çözülme operasyonlara
meydan okuduk. Yeni duruma, yeni tehdide karşı mevzilerimizi
güçlendirdik.