Günümüzde bazı mahfiller ısrarla imamhatip ve ilahiyat
fakültelerinde felsefe derslerinin yeterli olmadığını
vurgulamaktadırlar. Onlara göre, ilahiyatlarda yoğun bir şekilde
felsefe verildiğinde tüm sorunlar çözülecektir. Halbuki mevcut
ilahiyat müfredatlarında zaten yoğun bir felsefe verilmektedir.
Bunun daha fazlası ilahiyatı kendi asli fonksiyonundan
uzaklaştırmaktır.
Ayrıca İlahiyat fakültelerinde yoğun bir felsefe dersinin
verilmesini savununlar, aynı şekilde felsefe, sosyoloji, hukuk ve
psikoloji fakültelerinde dini derslerin (fıkıh, islam tarihi,
kelam, akaid) verilmesini hiç gündeme getirmezler. Onlar, herşeyden
anlayan bir din adamı modelini isterken, diğer sosyal branjlarda
seküler bir anlayışı savunduklarının farkında değildirler. Ayrıca
unuttukları bir diğer nokta da ilahiyat fakülteleri din alimi değil
din dersi hocası ve imam yetiştirmektedir. Bugün eksik olan ulema
geleneğini devam ettirecek ve ulema yetiştirecek bir alt yapımızın
olmamasıdır. Bunu sağlayacak bir program üretmeliyiz.
Bazıları felsefeyi kurtarıcı sanıyor ama felsefeden ziyade doğru
düşünme ve hikmet verilmelidir. Bizdeki felsefe dersi doğru düşünme
ve muhakeme etmekten ziyade batı felsefesinin aktarımı ve
tarihidir. Bu açılardan nakıstır. Gerçekten verilen felsefenin
kendisi değil, bir düşünce tarihidir. Ama bu düşünce tarihinin
merkezinde batı bulunmaktadır. Halbuki düşünce tarihini öğretirken,
kendi kültürümüz ve geçmişimiz de verilmelidir. Hatta bunu da
öğretirken mukayeseli öğretmek gerekir. Yoksa, sadece hayran bir
kitle yetiştirmiş oluruz.
Şu anki mufredatlarımız doğrudan İngilizlerin denetiminden ve
yönlendirmesinden geçmektedir. Sömürge ülkelerine hazırlanan bir
müfredattır. Bizim bir an önce eğitimde bağımsızlığımızı ila...