Geçtiğimiz yıl, şehirlerde gerçekleşen bombalı saldırılarda
yaklaşık 300 insanımızı kaybettik, binden fazla insanımız da
yaralandı. Terör, İstanbul'da Sultanahmet'ten İstiklâl Caddesi'ne,
Vezneciler'den Atatürk Havalimanı'na kadar tüm kritik noktaları
hedef aldı.
Ankara'da ise devleti sembolize eden hedefler seçilmişti.
Güneydoğu'da çetin bir mücadele verildi ama fedakâr vatan evlâtları
sayesinde PKK etkisizleştirildi.
Kan dolu bu paranteze bir de darbe girişimi sığdı. Şehitler
Köprüsü'nde, Gazi Çengelköy'de, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi
çevresinde, Meclis'te ve daha pek çok yerde insanımız kahramanlık
destanı yazdı.
Darbeden sonra devlet, savunma pozisyonundan saldırı pozisyonuna
geçmeden tehlikeyi püskürtemeyeceğini görerek sınır ötesi kara
operasyonuna başladı. En son dün, el Bab'da şehit olan beş gencecik
fidanı toprağa verdik. Yurdun her yerinde insanlarımızı kaybettik
ama teröristlerin istediğini onlara vermedik. Şehitlerimizi
bağrımıza bastık ve "değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli"
iradesiyle onları toprağa verdiğimizi bildik.
Geçen hafta ajanslara düşen bir videoyu cesaretimi toplayıp yeni
izleyebildim.
Asker kamuflajına bürünmüş FETÖ'cü aşağılık Semih Terzi'yi
haklayarak darbenin seyrini değiştiren 15 Temmuz kahramanı Ömer
Halisdemir'in babası, İzmir'deki PKK'lı aşağılık teröristleri
haklayarak saldırının nihai amacına ulaşmasını engelleyen Fethi
Sekin'in acılı ailesine taziyeye gitmişti.