Hatırlarsınız Akşener, Konya ve Tokat'ta, Ak Parti'nin silahlı milis yetiştirmek için kamp kurduğunu 'duyum aldım' diyerek dile getirmişti. İlginçtir aynı iddiayı birkaç ay önce Amerika'daki Gülenciler de yazıyordu.
Sonra tuttu, 400 kilometrelik füze menzili olan S-400'lerin sadece Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nin korunması için alındığını iddia etti. FETÖ'cüleri kollamasıyla bilinen iftira organları üzerine atlasa da millet "Bizim siteye de S-400 taktıralım, sanayide ucuza yaptıralım" diye dalgasını geçti.
En son çarpıtmaları ise alçaklıkta dibe vurduklarının kanıtı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir mitingde şehir hastanelerinin 'sağlık turizmi'ne katkılarını da kast ederek, "Tek derdimiz kalite sahibi doktorlarımızı artırmak. Onları artırdığımızda bu hastanelerin müşterisi inşallah çok daha artacak" diyor.
Şehir hastaneleri, Kayseri, Ankara, Adana, Manisa, Isparta, İstanbul ve Eskişehir gibi illerimizde bir kısmı açılmış olan, diğerleri de iki yıl içinde teslim edilecek olan 21 hastanelik devasa bir proje.
Ankara Bilkent'teki hastanenin Avrupa'nın en büyük hastanesi olması öngörülüyor.
Bu hastaneler, hem Türk vatandaşının sağlık hizmetlerinden en üst seviyede yararlanması için hem de tıp alanında dünyadaki prestijli ülkelerden biri haline gelmemiz için çok kıymetli. Her yıl dünyanın çeşitli yerlerinden, tedavi amaçlı pek çok yabancı Türkiye'ye geliyor. İşte Erdoğan da doktor kalitesi ile gelecek hasta arasındaki bu olumlu korelasyondan bahsediyor. Peki, muhalefet bunu nasıl yansıttı dersiniz?
Akşener, "Seçim sonrası hastanelerin müşteri sayısını artıracağız diyen Erdoğan, insanlarımız ve hastalarımız senin ihale birimin olamaz. Biz iyileştirmeye, siz hasta etmeye talipsiniz. Türkiye bunu hak etmiyor" dedi.
İnce de şaşırtmadı: "Şehir hastanelerinin müşterisi bol olacak diyor. Hastaya müşteri diyor. Doluluk garantisi veriyor.
Yani hasta olmaya mecburuz." Yani Erdoğan, oyunu almak için hitap ettiği insanlara açık açık "Sizi hasta edeceğim" demişti! Buna inanan olur mu diyorsunuz, inanıyorlar.
Her fırsatta Ak Partililere "çomarlar, cahiller" diyenler inanıyorlar hem de.
Seçmen kitlesinin kandırılma eşiğini iyi bildiğinden olsa gerek İnce, Sakarya mitinginde, sosyal medyada dalga geçmek için yapılan fotoşoplu resimlerin gerçek olmadığını anlatmaya çalışıyordu.
"Bakın burda traktörle camiye girmişim, valla girmedim. Burda camide bisiklete biniyorum, zinhar yalan." Bir de cami içinde dinozor üstünde uçarkenki fotoğrafı vardı, ona açıklık getirmediğine kırıldım doğrusu...