Ülkücüler, 15 Temmuz'un tartışmasız kahramanları içindeydi. O
gece sabaha karşı, Şehitler Köprüsü'nden dönüş yolundayken,
"Beraber direndiğimiz ülkücüler ve ulusalcılar, sizinle aynı ülkeyi
paylaşmaktan gurur duyuyorum. Allah her birinizden razı olsun"
yazmıştım; hâlâ da o ruh hali içindeyim. Sonradan adına "Yenikapı
Ruhu" dediğimiz ortak hissiyat buydu.
Bahçeli, darbe girişiminden sonra attığı her adımda, o melûn gecede
kendisi ve teşkilatı hangi yönde hareket ettiyse, istikâmetinden
şaşmadı. Erdoğan'ın şahsında kast edilenin bu devletin bekâsı
olduğunu aklından hiç çıkarmadan hareket etti. Sistem değişikliğine
gidilmezse, iç siyasî karmaşanın önü alınması zor biçimde
artacağını bilerek sorumluluk aldı.
Bahçeli, koltuk veya menfaat peşinde olsaydı, 7 Haziran seçimleri
ertesinde, HDP ve CHP ile koalisyona girerdi. Hatırlayın,
Kılıçdaroğlu Başbakanlığı bile Bahçeli'ye teklif etmişti. Ancak
Bahçeli, tüm teklifleri ve güzellemeleri elinin tersiyle itti.
Ülkenin belirsizlik atmosferinden çıkarılması için makam mevkiyi
umursamadı.