Birleşik Krallık'ın, tam İngiliz usulü bir maharetle Avrupa
Birliği'nden kopuş kararı almasıyla, birliğin siyasî ve ekonomik
merkezi Almanya ve ikincil de olsa Fransa olarak ortaya çıktı. Bu
İkinci Dünya Savaşı öncesi dengelere de dünyanın yaklaştığının
habercisi olarak okundu.
Ne var ki Almanya, mevcut durumda dostlarını çoğaltmaya ve nüfuzunu
yaymaya çalışacağına, hem Batı'dan hem de Doğu'dan kendisini
yalnızlaştırmaya devam ediyor.
Türkiye'ye karşı uyguladıkları politikada da bunun izlerini görmek
mümkün.
Yaklaşık 16 bin aktif PKK'lı teröristi barındırmak ve Türkiye'nin 4
bin 500 dosya ile yaptığı iade başvurularına yüz çevirmek bu
irrasyonel politikanın neticelerinden biri. Ayrıca Almanya,
barındırdığı FETÖ'cü sayısı kesin olmamakla birlikte, FETÖ'cülerin
en yoğun iltica ettiği ülkelerin başında geliyor.
Nitekim en son Federal İçişleri Bakanlığı, diplomatik pasaport
sahibi FETÖ'cülerin yüzde 80'inin başvurusunun onaylandığını
açıkladı. Onaylanan 196 başvuru içinde başvuru sahiplerinin eş ve
çocukları da var. İçlerinde darbeci askerlerin de bulunduğu bine
yakın FETÖ'cü artık tüm baskılardan uzak, Almanya'da rahat bir
yaşam sürebilecekler.
Hâlen başvuru sonucunu bekleyen 2015 FETÖ'cünün daha olduğu
söyleniyor.
Bu vasata Almanya ile Türkiye arasındaki İncirlik gerginliğini,
Türk siyasetçilerin toplantı yapmasına bile izin verilmezken Alman
büyük şehirlerinin göbeğinde PKK'nın dev gövde gösterilerine yol
verilmesini de eklerseniz, Almanya'nın kendi eliyle en büyük ticari
partnerlerinden birini İngiltere'nin,