OHAL döneminde hak ihlâllerinin patladığı en vahimi yüz binlerce
vatandaşın haksızlıklara ve hukuksuzluklara mâruz kaldığı süreçte
yargının devre dışı kalması, hukuk yoluyla hak arama imkânının
kalmaması Türkiye’nin adâlet sorununu gündeme getiriyor.
İktidara yakın mahfiller bile, iddianâmesi yazılmayan, uzun
tutukluluklarla peşin cezâlandırmalarla, “herkesin suçluluğu ispat
edilinceye suçsuz olduğu” ve “suçun şahsiliği” esaslarının OHAL’e
kurban edilmesinin, garip bir şekilde “suçsuzluğu ispat kuralı”na
ve “irtibat ve iltisak”la suçlanmasıyla hukukun temel kurallarının
çiğnenip daha baştan muallel hale getirdiğinden ve herkesin aynı
çuvala doldurulmasıyla gerçek darbecilerin yargılanmaktan
kurtulduğundan yakınıyorlar.