OHAL uygulamalarıyla KHK’larla kamuda tasfiyeler sürerken,
“darbe soruşturmaları”ndaki farklı uygulamalarla kayırmalara dair
tartışma devam ediyor.
Bilindiği gibi, hükûmet sözcüsünün de açıklamasıyla furyaya dönüşen
“soruşturmalar”daki “açığa alma ve ihraç etme kriterleri,” “Bank
Asya ile düzenli mâlî ilişkisi var mı?”, “Çocukları Gülencilerin
okullarına gitmiş mi?”, “Yayınlara aboneliği var mı, tâkip etmiş
mi?”, “özel amaçlı ByLock programıyla teşkilâtın bilinen
isimleriyle teması olmuş mu?” diye sıralanıyor. Bununla tek
kelimelik savunma dahi alınmadan ihraç dalgaları dayatılıyor.
Her bir “ihraç dalgası”nda on binler işinden ediliyor. Dört buçuk aydır, iltisak”-“irtibat” gibi her tarafa çekilebilen “soruşturma kriterleri”yle hukukun temel kurallarını hiçe sayan, asılsız ihbarcılıkla jurnalciliğe fırsat tanıyan, kanunsuz cezâlandıran, yargısız infazlar yapıldı, yapılıyor.
Resmî açıklamalarla Millî Eğitim’den YÖK’e, Başbakanlıktan bakanlıklara, Meclis’ten Diyanet’e bütün kamu kurumlarında 116 bini aşan personel atılmış ve hâlen 40 bin tutuklu var.