Kâbus gibi bir döneme girdik; buna kuşku yok. Ve muhtemelen bu
hafta yaşadıklarımız, seçime kadar yaşayacağımızın, sadece
uvertürü...
Çağlayan Adliyesi’nde salı günü yaşanan feci olay, bir yanıyla 2007
Danıştay saldırısı, bir yanıyla da Sabancı suikastını
hatırlatıyor...
Zaten herkesin ağzında seçimler yaklaşırken provokasyon ve siyaseti
dizayn çabaları olacağı vardı. Ancak ben şahsen oyunun yine eski
senaryo defterinin tozlanmış sayfalarından çıkacağını, bu kadar
tanıdık motiflerle karşı karşıya kalacağımızı beklememiştim.
Yanılmışım.
Yapıldığı günden beri onlarca hukuksuzluğa mekân olan o uğursuz
Çağlayan Adliyesi, bu kez de savcı Mehmet Selim Kiraz’ın canını
aldı. Biliyoruz ki bu eylemi DHKP-C yaptı. Peki, bu örgütün
arkasında başkaları var mı?Bilemeyiz. Komplocu değilim; nihayetinde
DHKP-C geçmişte benzer eylemler yaptı. Ancak olayda bazı
tuhaflıklar var ki hâlâ kafam basmıyor. Örneğin dünyada ilk kez
silahlı bir örgütün ”Dosya çok yavaş ilerliyor” diye terör eylemi
yaptığına şahit oluyorum. Üstelik, daha 4 ay önce dosyaya bakmaya
başlayan savcı Kiraz, son olarak Berkin vurulduğu gün o bölgede
görevli 21 polisin kimliklerini almış...