Hürriyet gazetesinin “Karargâh Rahatsız” manşetiyle
ilgili söylenecek ne var? Gazete girmiş bir yola, bir oraya bir
buraya savruluyor. Hazin bir durum. Hükümeti kızdırmamak için her
gün çaba harcıyor; yine de yaranamıyor.
Peki, bu konuda bize bir laf düşer mi? Cumhuriyet gazetesinin 11
insanı cezaevindeyken oturup uzun uzadıya Hürriyet’in dertlerini
konuşmam ayıp olur. Bizim derdimiz kendimize yetiyor. Kendi
derdimize bile ağlayamazken, Hürriyet’in başına gelenlerden ifade
özgürlüğü destanı çıkarmak zor.
Konuyla ilgili söyleyebileceğim tek şey, Sedat
Ergin’in şahsıyla ilgili. Ergin, Türkiye’nin en kaliteli
ve ahlaklı gazetecilerinden biridir ve bir gazete okuru olarak,
işini kaybetmek pahasına da olsa, köşe yazarı olarak aramıza
dönmesine seviniyorum. Gerisi boş.
Gelelim daha önemli
meselelere... Trump yönetimi, önümüzdeki
dönemde Suriye’de kiminle ittifak yoluna gideceğine;
yani Obama döneminde olduğu gibi
Suriyeli Kürtlerle mi yoksa Türk Silahlı Kuvvetleri ve onun
desteklediği muhaliflerle mi yürüyeceğine karar verecek.
Karar, büyük ölçüde Beyaz Saray’ın. Bu yüzden
de son günlerde bu kararı etkilemek için
yapılan satranç hamlelerine de
şaşırmamak lazım. ABD’nin Ortadoğu ordusu CENTCOM’un başındaki
General Joseph Votel, geçen hafta Kobani ve
Rakka cephesinde hazır bekleyen (ve YPG’nin asli unsur olduğu)
Suriye Demokratik Güçleri’ni ziyaret etti.
Bunu Washington tercihini Kürtlerden yana
koydu diye okumamak lazım. Votel ve temsil ettiği
Pentagon askeri kanadının başından beri YPG’yle ittifaktan yana
olduğunu biliyoruz. ABD askerinin YPG kontrolündeki bölgelerde 4
tane üssü ve birkaç yüz askeri var. Askerler, bu noktadan sonra
müttefik değiştirmeden Rakka operasyonunu Suriyeli Kürtler ve
SDG’yle yapmak istiyor.