Suudi Veliaht Prensi Muhammed Bin Selman,
beklenen ABD gezisine bu hafta başladı.
“MBS” kısaltmasıyla tanınan veliaht prensi tanıyorsunuz değil mi?
Tanımıyorsanız, hemen kulak kabartın. Çünkü genç ve hırslı prens,
önümüzdeki süreçte Ortadoğu’yu şekillendirecek en önemli isimlerden
biri olacak.
Siz onu muhtemelen ülkesindeki kodamanları Ritz Carlton otelinde
gözaltına aldırarak haraca bağlamasıyla tanıdınız. Belki kulağı
delik bir Ortadoğu gözlemcisiyseniz, genç prensin son Riyad
gezisinde Trump’ın damadı Jared Kushner’la sabahın
erken saatlerine kadar puro içtiğini, Fransa Cumhurbaşkanı
Emmanuel Macron’la sürekli WhatsApp üzerinden
yazıştığını da duymuşsunuzdur.
Ancak Veliaht Prens’in asıl önemi, ‘İslamın
güncellenmesi’ tartışmasını ilk başlatan isim olması. Şaka
değil. MBS, babası Kral Selman tahta geçer geçmez
ipleri eline alıp, bir dizi reform hareketine girişti. Önce
kadınların araç kullanmasına, sonra konserlere, spor müsabakalarına
izin verdi. Meşruiyetini bizzat dini otoritelerden alan bir
rejimde, kraliyetin meşruiyet devşirdiği yobaz din adamlarına
alenen savaş ilan etti. Hızını alamadı birkaç tanesini tutukladı.
Hiç çekinmeden “ılımlı İslam” lafını telaffuz etti ve İslamın
“aşırı” yorumlarına karşı savaş açtı.
Bu yıl Davos’a gittiğinde, resmi heyetinde kadınlar, verdiği
mesajlarda radikalizme karşı kararlılık vardı.
Tahmin edersiniz ki, bütün bunlar Prens Bin Selman’ın dünya (ve
Batı) kamuoyu nezdinde en ilgi çeken Ortadoğu
lideri haline gelmesi için yetti de arttı bile.
Dilimin ucuna geldi, söyleyivereyim: MBS, bir zamanlar
Tayyip Erdoğan ve AKP’ye verilen global misyonun bugünkü
taşıyıcısı. ...