Siz bu satırları okurken, seçime tam bir hafta kalmış
olacak.
Eminim sizler de benim gibi “Keşke seçim bugün, buracıkta olsaydı”
diyorsunuz.
Bir hafta daha bu gerilimle yaşamak, hiç kolay
değil. Memleket, bayram sürecinde bile rahatlamadı. Yüksek gerilim
hattı tüm ülkeyi etkilemiş durumda. Suruç’ta kan döküldü.
Ekranlarda yalan rüzgârları devam etti.
Memleketin ruh hali, küçük kara köpeciğe yapılan zulümle kahredici
bir üzüntüye dönüştü.
Yine de son düzlüğe girerken, bazı meseleler netleşiyor. İktidar
bloğu, seçim sürecinde gündemi belirleyemiyor. Propaganda makinesi,
kendi kitlesi üzerinde etkili. Ancak artık Türkiye’nin “özgül
ağırlığı yüksek” sayılabilecek eğitimli ve şehirli orta-sınıf
açısından “ahlaki üstünlüğü” kalmamış durumda. Bu, bir düşüş
trendine işaret ediyor.
Hal böyle olsa da, sosyal medyada kurulan “akis odası” sizi
yanıltmasın. Çoğumuzun, “kendimiz gibi düşünen” insanları takip
ettiğimiz Twitter ya da Facebook üzerinden seçim tahlilleri
yanıltıcı oluyor. Türkiye’de hâlâ şu ya da bu şekilde ‘devlet
yardımı’ alan 21 milyon insan
var. 21 milyon! Bunların tümü, AKP seçmeni değil.
Aralarında HDP’lisi, CHP’lisi, MHP’lisi de var. İçlerinde ziraat
yardımı alan çiftçi de var, engelli çocuğuna aylık alan anne
de.
Ancak bu insanların hatırı sayılır bir bölümü, iktidarın açıklarını
görse de, zor koşullar altında hayatını idame ettirebilmek için
iktidarın devam etmesi gerektiğini düşünüyor. Kaçının böyle
düşündüğü, sosyal medyadan ölçemeyeceğiniz bir olgu. Ancak 24 Nisan
sonuçları açısından önemli olacak.
Tabii başka dinamikler de var.
Muharrem İnce, iyi...