Bugün köşemi, kamuoyunun hiç gündemine gelmeyen ama Ankara’da
birileri akıllı davranırsa, hayatımıza muazzam bir etki yaratacak
bir konuya ayıracağım. (Ama konu hafif sıkıcı, o yüzden bugünlük
beni bağışlayın; hızlı hızlı okuyuverin.)
Türkiye’nin dış politikada içine girdiği fasit daire ve Batılı
müttefikleriyle girdiği düşük yoğunluklu kavgadan çıkmasının sadece
ve sadece 2 formülü var. Bu ülkenin önünü açacak, demokrasisine
katkıda bulunacak, yeniden yükseliş trendini başlatacak 2 temel
meseleden söz ediyorum. Birincisi Kürt meselesinde barış süreci (ki
maalesef Ankara halihazırda buna kapalı), ikincisi de Kıbrıs’ta
çözüm.
Kıbrıs’ta çözüm, 10 yıldan bu
yana ilk kez yeniden gündemde. Bir
uzanma mesafesinde. Ankara biraz
konsantre olursa, olmayacak iş
değil.
Önce bu işin Türkiye’yi nasıl rahatlatacağını anlatayım. Çözüm
olursa Kıbrıs Türk’ü anında Avrupa Birliği’ne girecek, Türkçe
resmen bir AB dili olacak, Türkiye’nin AB süreci buzdolabından
inecek, kapalı olan AB fasılları şıkır şıkır açılacak. Hayal
kurmuyorum. Dış politikada dev, hatta tektonik bir düzelmeden söz
ediyorum. Fasılların çoğu Kıbrıs blokajı yüzünden açılamıyor ya da
kapanamıyor. Bu durum mecburen değişecek. AB sürecinin sahiden
başlaması da otomatikman demokrasinin kalitesini bir tık
yükseltecek, biraz nefes almamızı sağlayacak.
Dahası da var, İsrail’le yeni başlayan
normalleşme süreciyle birlikte Türkiye, Kıbrıs açıklarındaki petrol
ve doğalgaz sahalarından kendisine yeni kaynaklar yaratabilecek.
Enerji konusunda rahatlayacak, Rusya’ya bağımlılığı
azalacak.
Bütün bunlar, hayal değil, dedim ya, bir
uzanma mesafesinde. Ancak Ankara’nın konuya biraz konsantre olması,
asılması, tek başına çabalayan KKTC lideri Mustafa
Akıncı’nın elinden tutması lazım. (Boğmadan,
sadece “elinden tutması” dedim.)
Ankara bunu yapabilir mi, emin değilim. Bugünlerde varsa yoksa
FETÖ! Kendi ekosu dışında pek az şey duyuyor
Ankara. Dışişleri’nden Maliye’ye
kadar bütün bürokrasi sadece bu işe sevk edilmiş
durumda. Bırakın stratejik derinliği, stratejik konsantrasyon dahi
yok 15 Temmuz’dan sonra. Onun yerine alaturka
bir MGKkafası ve FETÖ
takıntısı var.