PERŞEMBE akşamı Taksim Meydanı'ndaydım.
Hürriyet
Beyoğlu Belediyesi’nin kurduğu demokrasi kürsüsünde konuştum.
15 Temmuz’daki kahpe darbe girişimine Frankfurt’ta
yakalanmıştım.
Düzenli okuyucular için ikinci baskı olacak belki ama o gece
Frankfurt Başkonsolosluğu önündeki direniş gösterisine
katılmıştım.
Çeyrek asırlık dostum Erol Olçok ve oğlu Abdullah’ın şehit düştüğü
haberini de orada almıştım.
İki haftayı aşkın bir zaman sonra o geceyi tekrar anlatarak
başladım konuşmama.
Fakat itiraf ediyorum, buraya sakladığım için, bir detayı bilerek
atladım.
***
7 Ağustos Pazar günü Yenikapı’daki mitingle demokrasi nöbetleri
final yapacak.
Sona doğru Taksim’de konuşma daveti alınca hiç ikiletmeden kabul
ettim.
Meydanda biriken topluluğa, şerden çıkan hayrı anlatmak üzere
hazırlamıştım kendimi.
En büyük hayır, iktidarıyla muhalefetiyle siyasi partiler arasında
gelişen duygudaşlık ve dayanışma ruhuydu.
Bunun en somut örneklerinden biri de ABD seyahatindeki Meclis
Dışişleri Komisyonu’nun faaliyetiydi.