Ahmet Taşgetiren Star Gazetesi

Terörle mücadelede algı sorunu

İstanbul’da taksi şoförlüğü yapan Diyarbakırlı bir vatandaş acaba Doğu-Güneydoğu’da olan bitenleri nasıl algılıyordur? Mesela şöyle bir cevapla karşılaştığınızda ne...

27 Ocak 2016 | 785 okunma

İstanbul’da taksi şoförlüğü yapan Diyarbakırlı bir vatandaş acaba Doğu-Güneydoğu’da olan bitenleri nasıl algılıyordur?

Mesela şöyle bir cevapla karşılaştığınızda ne düşünürsünüz?

- Devletin tankla topla girdiği bir ilçe harabeye dönmez mi?

Aklınıza hemen örgüt militanları tarafından kazılan hendekler gelir, sokaklara yerleştirilen patlayıcılar gelir, şehitler gelir, şehit cenazeleri, babaların, evlatların, eşlerin, nişanlıların arkasından dökülen gözyaşları gelir “Acaba İstanbul’daki Diyarbakırlı vatandaş bunları düşünmez mi” sorusu gelir.

Avrupa’da, Amerika’da iseniz, Türkiye’nin Doğu-Güneydoğusunda yaşananlar çok daha problemli okunur:

- Devletle Kürtler arasında savaş, denir mesela Batı medyasında... Devlet kuvvetleri şu kadar Kürtün öldürüldüğünü açıkladı, diye yazılır, söylenir mesela.

Siz cevap yetiştirmeye çalışırsınız:

- Aksine, devlet kuvvetleri orada bir terör örgütünün Kürtler üzerinde silah zoruyla hakimiyet kurmasını önlüyor, güvenlik güçleri örgütün Kürtlere zulmetmesini önlüyor, dersiniz.

Algı, ah şu algı. Onu bir türlü ülkemiz lehine çeviremedik.

Bizim için çok haklı görülen gerekçeler, varıp, algılara tosluyor.

Anlaşıldığı kadarıyla Bakanlar Kurulu’nun son toplantısında “kamu diplomasisi” bir kere daha gündeme gelmiş.

En son Biden’la görüşmesinde Başbakan “Amerika’nın herhangi bir kasabasında El Kaide hendekler kazsa, sokaklara bomba döşese bu kabul edilebilir mi?” diye sordu. Acaba anlaşıldı mı bu çok güçlü argüman ABD Başkan Yardımcısı tarafından?

Bu soru bazen “Her şey anlaşılıyor ama anlamak istenmiyor olabilir mi?” şeklinde de sorulabilir.

Bazen seçici algı ile karşı karşıya kalıyorsunuz.

Her şeye rağmen, algıların sağlıklı oluşması için çaba göstermek zorundasınız.

Teröre karşı mücadelede bu durum, çok daha hayati bir önem arz ediyor. Çünkü öncelikle içerdeki duyguların yönetimi söz konusu. Üstelik ikili bir dünyanın duyguları söz konusu.

Bir yanda güvenlik güçlerinin kayıpları var. Onların silah arkadaşları var, yakınları var ve duyarlı çok geniş toplum kesimi var. Her birinin duygu karmaşasını dikkate almak zorundasınız. Sonuçta her şey can pahasına yaşanıyor.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Söğütözü zirvesi 03 Mayıs 2024 | 66 Okunma Başka türlüsü mümkün müydü? 02 Mayıs 2024 | 1.897 Okunma Türkiye Yüzyılı - Maarif Modeli 30 Nisan 2024 | 1.126 Okunma Zirvedeki görüşmenin psikolojisi 28 Nisan 2024 | 506 Okunma Akşener - Ağalığın ve liderliğin raconu 26 Nisan 2024 | 3.504 Okunma