1 Ağustos 2009'dan kalanlar...

Polis Akademisi önemli bir buluşmaya ev sahipliği yapmıştı. SABAH gazetesi adına benim katıldığım toplantı, "Kürt Çalıştayı: Türkiye Modeli'ne Doğru" başlığı altında...

Polis Akademisi önemli bir buluşmaya ev sahipliği yapmıştı. SABAH gazetesi adına benim katıldığım toplantı, "Kürt Çalıştayı: Türkiye Modeli'ne Doğru" başlığı altında düzenlenmişti. Akademisyenler, gazeteciler, sivil toplum temsilcileri... Sonradan çok tartışıldı. Hatta soruşturma konusu bile yapıldı. "Tutanak yok" denilerek, soruşturma girişimi takipsizlikle sonuçlandı. Zaten soruşturmayı gerektirecek suç unsuru da yoktu. Katılımcılar özgürce samimi fikirlerini paylaşmışlardı. Herkes, silahlı dönemin kapanmasını, silahların ebediyen gömülmesini, silahlı unsurların Türkiye dışına çıkmasını istiyordu. Tüm mesele bunun nasıl başarılacağı idi. Demokratik entegrasyondan söz edenler çoğunlukta, Cumhuriyet'in kuruluş yılları ile hesaplaşılması gerektiğini savunanlar azınlıkta idi. Onlar, bugünkü bir grup Kürt kökenli siyasetçinin, haydi adını daha açık koyalım, "HDP'li aktörlerin" tezlerini dile getirir gibiydiler. Cumhuriyet'in başlangıcında iki kurucu halk olduğunu, sonradan Kürtlerin dışlandığını iddia ediyorlardı. 6 yıl sonra getirilmek istendiğimiz nokta da bundan farklı değil. Türkiye Cumhuriyeti'ni şirket gibi gören, şirketten en az yüzde 50 hisse isteyen ve bunu silahla hayata geçirmeyi hedefleyen bir grup...
Nasıl ifade edilirse edilsin... Kürt Açılımı, Demokratik Açılım, Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi... Amaç, barış içinde bir arada yaşama, yüksek demokratik standartlarda buluşma, şiddeti sona erdirme ve siyaset yoluyla en uç fikirleri bile açıklayacak ortamı tesis etme idi. Bu amaç hâlâ geçerli. Ama sadece dağın değil, şehirlerin de silahtan arındırılması kaydı ile... Son dönemde atılan adımlara ilave olarak Kürt siyasetçilerin taleplerinden geriye ne kaldığı belli aslında. "Özerklik ve ana dilde eğitim" talebi... Türkiye'nin bir bölgesinde etnik temelli, yerel silahlı unsurlarla destekli farklı bir yönetime "evet" denilebilir mi? Veya sadece belli bir etnik gruba özgü eğitim şartı sağlanabilir mi? 

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Görmesi netleşen Özel, açıkgöz CHP’liler... 25 Nisan 2024 | 320 Okunma Makbule Atadan... ‘İnsanüstü Atatürk... Hakiki Atatürk’ 23 Nisan 2024 | 212 Okunma Değişim, dönüşüm ve zamanın ilerisinde koşmak 20 Nisan 2024 | 143 Okunma Erdoğan... Bir Liderlik Dersi! 18 Nisan 2024 | 383 Okunma İran, İsrail... Madalyonun iki yüzü! 16 Nisan 2024 | 159 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar