Milli strateji ürettikçe düşmanı artan MHP
Türk devleti, “Terörsüz Türkiye” hedefini gerçekleştirmek amacıyla, terör örgütü PKK’nın kurucu aktörleri, birleşenleri ve uzantıları üzerinden örgüte silah bıraktırma ve feshetme mücadelesi yürütürken; PKK’yı bölgesel hedeflerinde taşeron olarak kullanmaya devam eden ABD ve İsrail ise terör örgütünü desteklemeye devam etmektedir.
Aslında Türk devleti olarak savaşımız doğrudan ABD ve İsrail ile gerçekleşmektedir. PKK’ya silah bıraktırma ve örgütü feshetme stratejisi, ABD ve İsrail’i ciddi şekilde rahatsız etmektedir. Terör örgütü içindeki ABD-İsrail güdümlü unsurlar da bu rahatsızlığı söylemleriyle açıkça ortaya koymaktadır.
İsrail’in duruşunu yansıtan Haaretz gazetesi dahi, “PKK’nın silah bırakması İsrail’in çıkarlarını tehlikeye sokabilir” açıklamasıyla Türkiye’nin nokta atışı stratejisini fiilen kabullenmiş oldu. Çünkü İsrail, PKK’nın Suriye kolu YPG’yi, Suriye’de kendine bir cephe oluşturmak veya güdümünde bir devletçik kurmak amacıyla kullanmak istemektedir.
İsrail öylesine kontrolsüz bir güç hâline gelmiştir ki, nereye saldıracağını şaşırmaktadır. Bu nedenle, bölgede karşısına engel olabilecek ülkeleri rahatsız etmek için PKK gibi bir taşerona büyük ölçüde ihtiyaç duymaktadır.
İsrail’in arkasındaki en büyük güç olan ABD’nin bunun farkında olduğu için terör örgütü YPG’ye yıllardır silah sağlaması, eğitmesi ve donatması boşuna değildir. ABD Savunma Bakanlığı’nın (Pentagon) gelecek yıl bütçesinde, Suriye’de SDG adını kullanan terör örgütü PKK/YPG’ye 130 milyon dolar ayırması bunun en somut delilidir.