'Bağırma Lan'

Adın ne: Mülayim. Her yanın sert olsa ne yazar… Mansur Yavaş da tam böyle bir model işte. Geçtiğimiz günlerde ABB Meclisi’nde mikrofonlar kapatılınca AKP ve MHP sıralarından yükselen seslere, “Bağırma lan! Ne bağırıyorsun?” diyerek külhanbeyli rolüne soyunmuş…

O sözde mülayim görünümlü, minnoş suratlı adam, meclis ortamında bir anda bambaşka birine dönüşüyor. Adeta içinden bir canavar çıkıyor.

Daha önce de “demokrasi sembolü, sevgi kelebeği” gibi pazarlanan bu ismin, mecliste belediye başkanlarına ve meclis üyelerine şu sözlerle hitap ettiği çok eleştirilmişti:

• “Sanane!”
• “Zabıtaya attırırım!”
• “Bana mı öğreteceksin?”
• “Ben susturuyorum!”
• “Git ya, git!”
• “Kes mikrofonu, kes!”
• “Ağzını topla!”
• “Ben size söz vermiyorum!”
• “Benim nasıl yöneteceğime kimse karışamaz!”
• “Hesabı sana mı vereceğim?”

Mansur Yavaş’ın diline ve üslubuna bakınca, hâlâ karakterinin kasaba politikacılığını aşamadığı izlenimi veriyor. ABB başkanlığındaki vizyonsuzluğu ve tembelliği de bu hâlini daha da iğreti kılıyor. Hem kel hem fodul misali… Hem Ankara’yı yönetemiyor hem de kendisini bu yönde eleştirenlere “Bağırma lan! Ne bağırıyorsun?” diyerek kendi bağırıyor.

Mansur Yavaş, 2019 yılından itibaren Ankara adına kaybedilmiş yılların sembolü hâline gelmiştir.

Söz konusu kendi siyasi ve kişisel menfaatleri olunca ve eleştirilince, sinirlerine hâkim olamadığı, ağzını bozduğu da defalarca kamuoyuna yansımış bir durumdur.

Biliyorsunuz, 2019 seçimlerinden hemen önce Mansur Yavaş’ın iş ortaklığı ve mesai arkadaşlığı yaptığı iş insanı Necmettin Kesgin ile yaşananlar da gündeme düşmüştü. Bu gerilim aylarca tartışılmış, basına yansıyan mesajlarda Mansur Yavaş’ın Kesgin’e “Lan Neco, paramı ver; çıldırtma lan beni” ve “Elimde kasetin var, düğününü basıp seni ailene rezil edeceğim” gibi ifadeler kullandığı iddia edilmişti.

Hatta canlı yayında Fatih Altaylı bile “Böyle mesajda atılmaz ki, bu hoş değil Mansur bey” demiş… O da “Paramı almak için attım” diye kendini savunmuştu.

Hatta bu şantaj ve tehdit iddialarıyla ilgili süreçte, bir eski HSYK Başkanvekilinin arabuluculuk yaptığına dair telefon konuşmaları yayınlanmış; kaset–para pazarlığına ilişkin tartışmalar günlerce medyada yer almıştı.

Vizyonsuzluğu Ankara’yı kaplamış ve kasaba politikacılığını aşamamış böyle bir kişilik, elbette bir de Cumhurbaşkanı adayı olma hayali kurar… CHP içindeki dengelerde zaten bu ihtimal mümkün görünmüyor. Küçük Zafer Partisi’nin gaz vermesi dışında şu an onun adına bir yaprak kımıldamıyor.

O şimdi yapay zekâya Ankara’nın trafik meselesini soruyor, popüler olan Dikmen–Ayrancı–Kızılay tabelasının sök–tak bakımını yapıyor, bir de ABB’ye uzanan yolsuzluk soruşturmasıyla uğraşıyor. Meclis toplantılarına katıldığında ise “Bağırma lan!” efelikleriyle gündeme geliyor.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Biz kavgadayız... 02 Aralık 2025 | 84 Okunma Siyasette bozulma, çürüme ve vefasızlık 01 Aralık 2025 | 186 Okunma “Terörsüz” Türkiye hedefini anlamak ve ikiyüzlüler 27 Kasım 2025 | 134 Okunma 'Bağırma Lan' 26 Kasım 2025 | 240 Okunma Bizim hafızamız yerinde ya sizin ki? 25 Kasım 2025 | 189 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar