Aklımdan geçenler, gönlüme düşenler-2
Zaman zaman sosyal medya sayfalarımda dostluk, vefa, dürüstlük ve doğruluk üzerine yazılar kaleme alıyorum. Bu yazılar, aslında herkesin kendi hayatında yaşadıklarına dair bir tür duygusal tarif niteliği taşıyor. Paylaştığımda kimi “Aynı benim yaşadıklarımı yazmışsınız” derken, kimi de “Toplumdaki sosyal çürümenin aynası olmuş” diyerek etkileşim gösteriyor.
Böylece o tür yazılarım yine birikmiş durumda. Şimdi bunları sizinle paylaşmak ve duygularınıza dokunmak isterim…
MESELEMİZ DERT DEĞİL, DERT GİBİ İNSANLAR
Herkesin etrafında, kaderin tanıştırdığı; yalnızca kendi çıkarını ve geleceğini düşünen insanlar vardır. Onların dünyaya baktığı tek pencere, bu dar bakış açısıyla şekillenir.
Derdini anlatır sana; sen de kendi derdinmiş gibi dertlenir, çözüm ararsın
Bazen o hiçbir şey söylemese bile, onu kendinden daha çok düşünürsün.
Gün gelir, yolunu açarsın; karanlıklarında ışık olur, nefes alabileceği imkânları seferber edersin.
Ama bir gün sen, “Benim de bir derdim var” dediğinde — Ansızın duyu organlarını kaybederler.
Ne duyarlar, ne görürler, ne de anlarlar.
Bazıları kökten nankördür, hepten inkârcı…
Herkesin böyle birine dair bir, belki birkaç anısı vardır, değil mi?
Benim gözümün önüne, yaşadıklarımdan dolayı altı-yedi kişi birden geliyor.
En acısı ne, biliyor musunuz?