Miting meydanlarının siyasal hermenötiği

Türkiye’de insanların çok alışık oldukları seçim mitingleri aslında gerek çevre ülkeleri açısından gerekse de bütün Avrupa demokrasileri açısından çok kendine özgü bir...

Türkiye’de insanların çok alışık oldukları seçim mitingleri aslında gerek çevre ülkeleri açısından gerekse de bütün Avrupa demokrasileri açısından çok kendine özgü bir karakter arz ediyor.

Avrupa’da bu kadar geniş katılımlı seçim mitinglerinin yaşandığı ülkeler ya hiç yok veya çok az. Elbette seçimler için geniş katılımlı salon toplantıları veya açık toplantılar oluyor, ama Türkiye’dekinin ölçeğinde, bu kadar geniş katılımlı ve neredeyse kurumsallaşmış bir siyasal habitus olarak meydan mitinglerinden söz edemiyoruz.

Avrupa ülkelerinde bunun yokluğunun sebebi olarak siyasal yabancılaşmadan bahsedebiliriz elbet. İnsanların seçim sandıklarına bile yüzde ellinin altında bir katılımla gittiği bu ülkelerde seçimleri için bu kadar geniş kalabalıkları bir araya getirmek için fazla bir motivasyon yok.

Seçimlere katılımın azlığı iyimser bakışla zaten sistemin yeterince oturmuş olduğu ve seçimler yoluyla bir şeylerin değişme ihtimalinin görülmemesinden dolayı olabilir. Bu durumda seçimler kitleler için formalite gibi algılandığı için belli bir kesimin yapmakla diğerlerinin üzerindeki yükümlülüğü kaldırdığı bir farz-ı kifaye gibi görülüyor.

Tabi karamsar bir bakış açısı aynı argümana uyarlanabilir. Durum o kadar kötüdür ki, yine seçimlerde karşımıza çıkan seçeneklerin bir şeyleri değiştirme ihtimali yoktur. İnsanların siyasetten beklentilerinin azalmasına yol açan bu doygunluk veya karamsarlık, her ikisi de siyasal heyecanı ve katılımı azaltır, siyasal ilgisizliği ve lakaytlığı artırır. Bu durum miting meydanlarına da yansımasını bulur.

Türkiye’de ise insanlar seçim yoluyla bir şeyleri değiştirebileceklerine inandılar hep. Elhak Türkiye’de her zaman bir seçimden bir seçime insanlar çok şeyleri değiştirdiler de. Türkiye’nin adım adım daha fazla demokratikleşmeye doğru ilerlemiş olması ve bugünkü noktaya gelmiş olmasının en önemli siyasal-sosyolojik koşulu bu “siyasal umut” olmuştur. Bu umudu taze tutan ise sandığın güçlü bir biçimde kurumsallaşmış olmasıdır. Sandık demokrasinin namusudur ve Türkiye’de güçlü bir sandık-namus özdeşliği vardır.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sudan’da olanlar da Sudan’la sınırlı değil 24 Nisan 2024 | 224 Okunma Musallada bir sosyolog daha… Vehbi Başer’in ardından 20 Nisan 2024 | 268 Okunma CHP’nin üniversite ufku Tanju Özcan’ınki kadar mıdır? 17 Nisan 2024 | 358 Okunma İslâmcılara azıcık hikmet penceresinden baksak? 15 Nisan 2024 | 402 Okunma Bayramınız cennette olsun! 13 Nisan 2024 | 63 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar