Cevzet Soysal’ın bir mezar hakkı

Cevzet Soysal’ın kaçırılıp sorgulanması ve infazı FETÖ örgütünün doksanlı yıllara uzanan sayısız terör faaliyetinin tipik ve çarpıcı bir örneği demiştik.Bazı haberlerde...

Cevzet Soysal’ın kaçırılıp sorgulanması ve infazı FETÖ örgütünün doksanlı yıllara uzanan sayısız terör faaliyetinin tipik ve çarpıcı bir örneği demiştik.

Bazı haberlerde Cevzet Soysal cinayeti FETÖ’nün ilk cinayeti diye geçiyor ama, bu örgütlü yapının Güneydoğu’da doksanlı yıllarda yaptığı faaliyetler merceğe tam yatırıldığında bunun ilk olmadığı rahatlıkla fark edilebilir. FETÖ, tam bir alan hakimiyeti mantığı içinde çalıştığı için kendisine rakip olabilecek her yapıya karşı kendine özgü kıyım mantığıyla, uzun süre hiç kimsenin kılını kıpırdatmadan mücadele etti. Polis, yargı, mülki idare ve tabandaki örgütlülüğüyle istediği herkesi üzerine hiçbir kuşku çekmeden yok edip suçu da başkasına atabiliyordu.

Cevzet Soysal’ın kaçırılmasında, mesela, herkese JİTEM’in kaçırmış olduğuna dair bir izlenim vermiş. FETÖ’cü polislerin kendilerini JİTEM’ci olarak tanıtmayı bizzat “Cemil Müdürleri” istemiş. Orada yıllarca JİTEM’e mal edilen ama faili hiçbir zaman bulunamayan eylemlere biraz mercek tutulduğunda çoğunda aynı tarzın izleri bulunabilir.

Bu dönem 28 Şubat’ın bütün hararetiyle kendini hissettirdiği yıllar ve görünürde 28 Şubatçıların hedefinde Fetullahçılar vardır ama Fetullahçılar belli ki, 28 Şubatçıları da ayakta uyutmuş kendi hedef ve stratejileri doğrultusunda onları da istedikleri gibi kullanmışlar. Fetullahçı polisler istedikleri eylemleri yapmış ve o eylemlerin soruşturmalarını da kendileri yöneterek faturayı istedikleri örgütlere kesmişler. Bazen devlete, bazen TSK’ya, bazen JİTEM’e bazen Hizbullah ve Menzil grubuna… Elbette hareket geçirilen bu fitne ortamında bütün bu yapılar da bazen FETÖ’nün kendilerine yazmış olduğu senaryoya göre rol almaktan, kendi kararlarıyla eylem yapmaktan geri durmamışlardır. 

Tabi örgütleri birbirine düşürecek şekilde bir onlardan bir bunlardan işledikleri cinayetler neticesinde bölgede İslami kesimin iyice gözden düşmesi FETÖ’nün nihai stratejik hedefiydi.  Günün sonunda Batman, Diyarbakır, Mardin, Van gibi şehirlerimizde İslam ile şiddet, terör kirli savaş kavramları adeta özdeşleştiği için İslam adına hareket eden bütün cemaat ve yapılar sahadan hızla siliniyordu.

Bu kirli, iğrenç savaş ortamından görünürde temiz olarak kalabilen bir tek bu kirli savaşı yöneten, o savaşta dökülen kanların her gramında cürmü olduğu halde “the Cemaat” ve PKK kalıyordu. Bu tablo aydınlandığında PKK ve FETÖ’nün birbirleriyle nasıl bir işbirliği içinde oldukları da net bir biçimde görülür. PKK’nın bugüne kadar bütün terörle mücadele programlarına rağmen ayakta kalabilmiş olması tamamen ihanet içindeki bu FETÖ’cü devlet görevlileri yüzünden olmuştur. Devlet adına bıraktıkları izler de bir bütün olarak devlet imajının kirlenmesine yol açmıştır.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
DEAŞ İsrail’i kurtarabilir mi? 27 Mart 2024 | 234 Okunma AİHM bütün Alevileri tanımlamış olmadı mı şimdi? 25 Mart 2024 | 467 Okunma Aleviliğe dair, “Kapıları açmak: Dostluk temelinde çözüm” 23 Mart 2024 | 231 Okunma Senin aklın ermez, bu başka hesap 20 Mart 2024 | 277 Okunma Gazze’de asıl hesabı ıskalamamak lazım 18 Mart 2024 | 234 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar