ABD sorunun başının Esed olduğunu yeni mi anladı?

ABD’nin Suriye’de bir güvenlik gücü oluşturma yolunda adımlar atacağını açıklamasına karşı Türkiye’nin ortaya koyduğu açık ve kararlı tutum bütün dünyada ilgiyle ve...

ABD’nin Suriye’de bir güvenlik gücü oluşturma yolunda adımlar atacağını açıklamasına karşı Türkiye’nin ortaya koyduğu açık ve kararlı tutum bütün dünyada ilgiyle ve takdirle izleniyor. ABD’nin Suriye’de krizin başından itibaren söyledikleri ile yaptıkları arasındaki çok açık tutarsızlık da aynı şekilde kaydediliyor. 5 bin mil öteden Okyanusları aşarak gelip kurucusu ve en büyük ortağı olduğu NATO’da yine en büyük müttefiki olan Türkiye’ye karşı eylemler yapan bir terör örgütüyle işbirliği yapıyor olması ABD’yi güvenilmez ve anlaşılmaz ülkeler listesinin başına yazdırıyor.

ABD’nin Suriye’de şu ana kadar ne istemiş veya ne istiyor olduğunu kendi ifadeleriyle anlamlandırmak mümkün değil. Esad’ı 120 ülkeden oluşan “Suriye dostları” ittifakıyla birlikte devirmek üzere oluşturulan koalisyona öncülük etti, ama bu koalisyon Suriye’ye geldiğinde neden geldiğini bir anda unutuverdi. Esad yerine görünürde Esad’ın önüne sürdüğü DEAŞ’la oyalanmaya başladı.

Tabi bu senaryoya inanırsak…

Neticesi tam da böyle görünse bile ABD’nin gerçekten Esad’ın kurduğu oyunun figüranlığını oynayacak noktaya düşmüş olduğunu kabul etmek pek akla uygun değil. Zaten böyle bir şey mümkünse ABD bizatihi koskoca bir yalan olur. 

ABD o kadar haksız ki, onun karşısında Türkiye, haklı olmanın başlı başına yeterince büyük bir güç kaynağı olabildiğini gösteriyor. Salt haklılıktan doğan gücü kısa bir süre önce Kudüs’ün İsrail’in başkenti olarak ilan edilmesine karşı ortaya koyduğu mücadeleyle de gösterdi.

Şimdi ise 35 yıldır ülkeye ve halkına büyük acılar çektiren elli binin üstünde cana mal olan PKK terörünün hemen Türkiye sınırında ABD desteğiyle silahlandırılıp bir orduya dönüştürülmesine karşı ortaya koyduğu son derece haklı çıkışla gösteriyor. ABD’nin bu siyasetini dünyaya izah edebilecek ne bir argümanı, ne bir makul sebebi, bunu yaparken bölge halklarına veya barışına sunabileceği hiçbir yarar gerekçesi yok.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sudan’da olanlar da Sudan’la sınırlı değil 24 Nisan 2024 | 223 Okunma Musallada bir sosyolog daha… Vehbi Başer’in ardından 20 Nisan 2024 | 268 Okunma CHP’nin üniversite ufku Tanju Özcan’ınki kadar mıdır? 17 Nisan 2024 | 358 Okunma İslâmcılara azıcık hikmet penceresinden baksak? 15 Nisan 2024 | 402 Okunma Bayramınız cennette olsun! 13 Nisan 2024 | 63 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar