Türkiye’yi anlama kılavuzu

Hem Türkiye hem de dünyada seçmen davranışını analiz etmeye dönük kamuoyu araştırmaları ile ilgili ciddi şüpheler söz konusu. Son dönemde yapılan anket ve kamuoyu araştırmaları var olan durumu bütün ayrıntıları ile göstermek yerine politik ve sosyolojik dokuya etki etmeyi amaçlayan manipülatif araçlara dönüşüyor. Verinin elde ediliş biçimi, sağlıklı biçimde işlenip işlenmediği ve metodolojik sorunların yanı sıra politik yönden de araçsallaştırılan bu tür araştırmalar, sadece seçmen davranışı değil

Hem Türkiye hem de dünyada seçmen davranışını analiz etmeye dönük kamuoyu araştırmaları ile ilgili ciddi şüpheler söz konusu. Son dönemde yapılan anket ve kamuoyu araştırmaları var olan durumu bütün ayrıntıları ile göstermek yerine politik ve sosyolojik dokuya etki etmeyi amaçlayan manipülatif araçlara dönüşüyor. Verinin elde ediliş biçimi, sağlıklı biçimde işlenip işlenmediği ve metodolojik sorunların yanı sıra politik yönden de araçsallaştırılan bu tür araştırmalar, sadece seçmen davranışı değil sosyolojik dokuyu da anlamlı biçimde yansıtmıyor.

Son dönemde sıklıkla isminden bahsedileceğini öngördüğüm bir çalışma olan “Türkiye Genel Sosyal Saha Araştırması” (TGSS) bir grup akademisyen ve araştırmacının koordinasyonunda hayata geçirilen bir proje. İSAR himayesinde hayata geçirilen bu proje, alanında referans teşkil edebilecek kurumların metodolojik yaklaşımlarını dikkate alarak Türkiye’nin sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel yapısının derinlemesine analiz edebilecek bir veri seti ortaya koymaktadır. Bireylerin gündelik yaşamlarındaki eğilimleri, siyasal açıdan kendilerini nerede (sağ-sol) konumlandırdıkları, Türkiye’ye dair beklenti ve öngörüleri gibi birbirinden farklı alanlarda datalar ortaya koymaktadır.

Özellikle son dönemde doğurganlık üzerinden yaşanan tartışmaların demografik ölçeğe nasıl yansıdığı, siyaseten doğru kabul edilen sağ sol ayrımların yüzdelik olarak aslında farklı bir gerçeğe karşılık geldiği, inanç ve değerler alanındaki tartışmaların önyargıdan ziyade sağlıklı bir veriye dayandırılarak analiz edildiği bu çalışma, Türkiye’yi anlama adına önemli bir klavuz.

Son dönemin en baskın tartışma konularından birisi olan dijitalleşmeye dair verilerin ortaya koyulması da Türkiye’nin dijitalleşme süreçlerinde nerede yer aldığına yönelik kapsamlı bir analiz yapılmasını kolaylaştırmaktadır. İnsanların dijitalleşme süreçlerine nasıl intibak ettikleri, bu alanda zaman geçirme pratikleri ve tercihleri, derli toplu bir sosyal medya kullanımı verisi sunmaktadır.

Araştırmada dikkat çeken en önemli temalardan biri de aile. Hane halkının aile kurumuna bakış açısı, çocuk sayısı ve ailenin toplumdaki karşılığına dair veri ve değerlendirmeler, politika yapıcılar açısından da yol gösterici sonuçlar ihtiva etmektedir.

GENÇLER VE TÜRKİYE’NİN GELECEĞİNE OLAN İNANÇ

Türkiye yüzyılı söyleminin ana tema olarak tartışıldığı bu günlerde, gençlere dair veriler de gelecek açısından çok şey söylemektedir. 18-29 yaş aralığındaki gençlerin sosyal alışkanlıkları ve özellikle geleceğe dair beklentileri, Türkiye yüzyılının ufkuna dair de dair de ipuçları vermektedir. Gelecek kaygısı açısından ekonominin baskın bir parametre olarak kabul edildiği dikkate alındığında, gençlerin Türkiye’ye dair inançlarındaki iyimserliğin tahkim edilmesinde ekonominin çok önemli olduğu da görülecektir. Sosyal ilişkiler, yerel ve kentte farklılaşan güven ilişkileri ve toplumsal ağların bu ilişkilere etkileri noktasındaki veriler ise, üzerine düşünülmesi gereken sonuçlar barındırmaktadır.

Türkiye’ye dair önemli bir veri de göç konusundaki algılar. Makro perspektifte göçe dair verilerin yer aldığı araştırmada en önemli ayrıntılardan birisi de Suriyeli sığınmacılara dair değerlendirmelerdir. Suriyelilerin Türkiye’deki durumunun nasıl algılandığı, geri dönüş konusunda insanların ne düşündükleri ve entegrasyon gibi başlıklarda da analiz yapılabilmesine imkan sağlayan verilerin varlığı, bu konuda sağlıklı analiz yapılabilmesini kolaylaştırmaktadır.

Birbirinden farklı alanlarda derinlemesine ve titizlikle yapıldığı görülen bu saha araştırmasının verileri, Türkiye’nin cari sosyo-politiğini anlamaya önemli ölçüde yardımcı olmaktadır. Siyaset, ordu ve hukuk sistemine dair güvenle ilgili de ayrıntılı verilerin varlığı, hem politika yapıcılar hem de kurumlar açısından yol gösterici. Eğitim seviyesi ile ideolojik referanslar arasındaki ilişkiye dair veriler de oldukça ilginç sonuçlar ihtiva ediyor. Raporda dikkat çeken bir diğer veri de meslek gruplarına yönelik güven. Dini liderler ve siyasetçilerin güven endeksinde en alt grupta yer almaları, doğrudan ilgili meslek grupları kadar bir bütün olarak toplumumuzun da üzerine düşünmesi gereken bir konu.

Araştırmanın bir bütün olarak ortaya koyduğu verilerin sağlıklı biçimde analiz edilmesi durumunda, bazı ön kabullerin bir galat-ı meşhur olduğu da anlaşılacaktır. Geleceğe dair sağlıklı öngörülerde bulunabilmek ve kapsamlı değerlendirmeler yapabilmek hiç kuşkusuz bu tür saha araştırmaları ile mümkün olacaktır. Son dönemde, bakanlıklar bünyesinde ihdas edilen akademi ve enstitülerin cazibesini artırması da bu tür veriler ortaya koyabilmesine bağlı. Kamunun bu alanda bir tecrübe aktarımı ve işbirliği, Türkiye’nin gelecek projeksiyonuna da büyük bir katkı sağlayacaktır.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Boykot ve direniş miti 27 Mart 2025 | 159 Okunma Öğrenci hareketleri ve siyasal mobilizasyon 24 Mart 2025 | 152 Okunma Voice of America ve bir dönemin sonu 20 Mart 2025 | 519 Okunma Stratejik otonomi ve Türkiye’nin artan önemi 17 Mart 2025 | 108 Okunma Terörsüz Türkiye’den terörsüz bölgeye doğru 13 Mart 2025 | 63 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar