No Other Land (başka toprak yok)

İsrail’in, devlet olarak kurumsallaştığı andan itibaren en fazla önem atfettiği hususlardan biri, lobileri aracılığıyla İsrail mitini inşa etmekti. 1960’larda Holokostu dünya tarihsel bir olay olarak çerçeveleme çabaları başta olmak üzere film endüstrisi ve medya aygıtları üzerinden oluşturduğu soykırım endüstrisi, İsrail mitinin en önemli bileşenleri idi. Yine önemli ölçüde Batı’nın desteği ile savunma ve istihbari alandaki kapasite artışı da güçlü İsrail mitinin inşasına katkı sağlayan parametrelerdi.

https://w.soundcloud.com/player/?url=https%3A//api.soundcloud.com/trac

İsrail’in, devlet olarak kurumsallaştığı andan itibaren en fazla önem atfettiği hususlardan biri, lobileri aracılığıyla İsrail mitini inşa etmekti. 1960’larda Holokostu dünya tarihsel bir olay olarak çerçeveleme çabaları başta olmak üzere film endüstrisi ve medya aygıtları üzerinden oluşturduğu soykırım endüstrisi, İsrail mitinin en önemli bileşenleri idi. Yine önemli ölçüde Batı’nın desteği ile savunma ve istihbari alandaki kapasite artışı da güçlü İsrail mitinin inşasına katkı sağlayan parametrelerdi.

Bu mitin parçalanmaması adına başta ABD olmak üzere Batı’nın önemli bölümünü etkisi altına alan İsrail, siyaset, dış politika, ekonomi ve medya gibi farklı alanları kapsayacak demir kubbeler inşa etmiştir. 7 Ekim’e kadar önemli ölçüde devam eden ve sarsılmaz olan bu demir kubbelerin, yeterince sağlam olmadığı ve güçlü bir mukavemet sonrasında sarsılabileceği anlaşılmıştır.

Nitekim 7 Ekim’in hemen ardından amansız bir abluka ile Gazze’yi kuşatan ve sistematik olarak sürdürdüğü soykırımlarına yeni bir ivme katan İsrail, on yıllar boyunca inşa ettiği mit’in parçalanmasını engelleyememiştir. Devletlerin İsrail yanında pozisyon almalarına rağmen kamusal alandaki İsrail karşıtlığı her geçen gün artmış ve İsrail, maşeri vicdanda mahkum edilmiştir. Üniversite kampüslerinde başlayan protestoları küresel boykotlar takip etmiş, futbol maçlarındaki İsrail karşıtı gösteriler kültür ve sanat alanını da kapsayacak bir genişliğe ulaşmıştır.


BAŞKA TOPRAK YOK

Tam da bu noktada, İsrail’in 1967 sonrasında tırmanışa geçen işgal politikalarına ayna tutan bir belgesel olan No Other Land”in (Başka Toprak Yok) Oscar kazanarak gündeme gelmesi, İsrail mitine yeni bir darbe vurdu. Batı Şeria üzerinden İsrail’in bölgedeki işgal sürecini detayları ile izleyiciye aktaran bu belgeseli önemli kılan hususların başında, Filistinli yönetmenlere İsrailli bir gazetecinin eşlik etmesiydi. İşgal ve soykırımın bir belgesel aracılığıyla dünyaya aktarılmasında, aynı hisleri paylaşan bir İsraillinin sürece ortaklık etmesi, benzer duyguların farklı kimliklerde aynı tutumları uyandırabileceğini göstermesi açısından önemli.

Belgeselin ABD’de gösterime girmeden önce dağıtımcı engeline takılması ve buna rağmen Oscar’ı kazanması ise parçalanan İsrail mitinin en somut göstergesidir. Bunca lobi ve finans gücü üzerinden yapılan engellemelere rağmen, İsrail soykırım ve işgalinin prestijli bir ödül üzerinden taltif edilmesi, İsrail zorbalığının aynı şekilde devam etmemesi gerektiğine dair de bir uyarı aynı zamanda.


İSRAİL VAHŞETİ

Belgesel filmde, İsrail ordusunun zulümleri detaylı biçimde resmedilmektedir. Askeri eğitim alanlarının teşekkülü için Filistinlilerin evleri ve okullarını yıkan ordu güçleri, su kuyularını çimento ile doldurmakta ve hayatın akışını imkansız hale getirmektedir. 7 Ekim sonrasında da Hamas’ı bahane etmek suretiyle mülteci kampları, okullar ve hastaneleri bombalamaktan imtina etmeyen İsrail’in işgal sürecinin bütün detayları ile dünya kamuoyuna aktarılması bu anlamda önemli. İsrail hegemonyasının kültür-sanat alanında bu denli bir sürprizle de karşılaşıyor olması, dünyada bir şeylerin değişebileceğine işaret etmekte ve bu alandaki direncin büyüyerek devam edeceğine dair inancı da tahkim etmektedir.


SANSÜRE RAĞMEN

Batı’daki basın-yayın kuruluşları başta olmak üzere Hollywood’un, inşasında öncü rol oynadığı İsrail mitinin parçalanması, kendileri açısından büyük bir hayal kırıklığı hiç kuşkusuz. Filistinlilerin hikayesine sansür uygulayan medya platformları ve Filistin temalı filmleri platformundan kaldıran Netflix’e rağmen, bu soykırımı filmleştiren bir belgeselin Oscar kazanması, sembolik bir değeri de haiz. Ezcümle, bütün baskı ve sansür mekanizmalarına rağmen bu hikayenin küreselleşmesi, İsrail’in geleceği açısından çanların çaldığına yönelik kuvvetli bir işaret.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Terörsüz Türkiye’den terörsüz bölgeye doğru 13 Mart 2025 | 54 Okunma No Other Land (başka toprak yok) 10 Mart 2025 | 192 Okunma Kurumsallaşan İslamofobi 06 Mart 2025 | 243 Okunma Maziden atiye: Bin yıllık birliktelik 03 Mart 2025 | 96 Okunma Trump 2.0: Histeri yahut zafer 27 Şubat 2025 | 76 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar