Madımak da bir ‘yanlış’tan mı ibaretti?

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Firuzağa saldırısına ilişkin değerlendirmesi (bakın, “tepkisi” bile diyemiyoruz) bize onun topluma yaklaşımındaki ayrıştırıcı çifte standardı...

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Firuzağa saldırısına ilişkin değerlendirmesi (bakın, “tepkisi” bile diyemiyoruz) bize onun topluma yaklaşımındaki ayrıştırıcı çifte standardı çok açık örnekliyor. 
Erdoğan, “Ramazan günü sokaklara taşan bu tarz bir etkinliğe kalkışma” ve “kendi milletinin, kendi şehrinin hassasiyetlerine saygı duymama”ya böyle kaba güçle müdahale etmenin “yanlış” olduğunu belirtmiş!.. 
Adeta “Yanlış yaptınız Tosunlar” diyor Firuzağa azgınlarına. Onlara yönelik “nush”tan öteye gitmeyerek... 
Deyiş malûm: “Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir, tekdir ile uslanmayanın hakkıkötektir.” 
Bir mekâna barbarca girip taş üstünde taş koymayan, insanların kafasında şişeler kıran, onlara “P...v...ler” diye küfreden ve “Hepinizi içeride yakarız” tehditleri de savuran bir güruh karşısında Cumhurbaşkanı “nush”, yani nasihatle yetiniyor. 
Hâlbuki kimler karşısında tekdiri, yani azarın en yalazlısını devreye sokmamıştı ki!.. 
En çarpıcı misal, “Barış İçin Akademisyenler” bildirisine imza atanlar için söyledikleri: “Eyy aydın müsveddeleri”, “Karanlıklar”, “Zalimler”, “Alçaklar”... 
Üniversite öğretim üye ve yardımcısı veya doktora öğrencisi bu insanlara o böyle tekdirde bulunduğu içindir ki bugün de bir bakan çıkıp imam-hatipleri övme adına üniversite mezunlarına ağzına geleni söyleyip “yamyam” diyebiliyor. 
Köteğe en taze örnek de Bolu’da 10. Yıl Marşı’nın çalınmasını yasaklayan Milli Eğitim Müdürü’nü protesto etmek isteyenlerin karşılarına dikilen polis şiddeti... 
“İktidar balığı” baştan kokuyor. Gezi olaylarından bu yana hayat tarzı noktasında fiilen adeta iki ayrı “ulus” haline getirilmiş ülkede içten içe bir “uluslar-savaşı” sürüyor.
Ve iktidar, topu-tüfeğiyle, copu-biberiyle, tekdiri-köteğiyle bir tarafı ezmeye, yok etmeye çalışırken diğer tarafı, o ne kadar zorbalaşırsa zorbalaşsın “idare ediyor”. 
Sanal bir “ümmet kardeşliği” telkini eşliğinde toplumun neredeyse yarısına “münafık”, “mülhid”, “zındık” muamelesi yapılarak somut bir “yurttaş kardeşliği”nin zemini ha bire tahribata uğratılıyor. Toplumsal barış yok ediliyor. 

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Kalacak bir türkü söyler gideriz 10 Eylül 2018 | 3.891 Okunma Kovboylar yetmez, kotu da yasaklayın! 05 Eylül 2018 | 3.534 Okunma Betona tapanların mabedi yapıldı 03 Eylül 2018 | 3.672 Okunma Bir insanlık ibadeti: Cumartesi Anneleri 20 Ağustos 2018 | 154 Okunma ‘Eşkıya’nın namusu Deniz’den soruldu! 15 Ağustos 2018 | 2.555 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar