Hangisi ‘kabul edilemez’ Türk milletinin yanıtı açıktır

Aydınlık Gazetesi Yazarı Şule Perinçek’in bugünkü (27.02.2022)’’ Hangisi ‘kabul edilemez’ Türk milletinin yanıtı açıktır ‘’ başlıklı yazısı.

Bütün Batı, Rusya'nın hassasiyetlerini görüyor ve ona göre kendi ülkesinin menfaatini düşünüyor.Ona göre farklı düzeylerde konumlanıyor. Almanya'nın Ukrayna'ya yardımı depolarında boşuna yer kaplayan beş bin miğferden öteye geçmiyor.
Rusya da kendi ülkesinin geleceğine göre rotasını saptıyor, kararlarını alıyor.
Borsada uçuşan kağıtlara bakmıyor.
Batı bu kez gerçekçi. Facebooktaki bayraklar mermileri durduramaz diyorlar. Harekât bilgisayar oyunları gibi olmuyor. Alanda tanklar ve canlı askerler var.
2008'de, 2014'te de benzer gelişme oldu.
ABD bir baktı arkasında kimse yok.
Küresel salgın da bu ilişkileri daha netleştirdi.
ABD'nin içinden de çatırtı sesleri geliyor.
Yeni bir dünya kurulması artık mecburiyetti.
İktidar değişiyor.
Bu sarsıntılarla olacak.
Silahlar konuşacak
Konuşmaya başladı.
Tanklar buz pateninde ilerlemez.
Türkiye'nin yeri neresidir? Neresi olmalıdır?
Türkiye ne yapması gerekir? Biz ona bakacağız.
Hedefimiz ne olmalıdır?
Burada netleştirelim. Bu pencereden bakalım ki doğru rotayı çizelim. Sağlam, kararlı.
Kendi ülkemizin vatanımızın geleceği, menfaatleri açısından ne yapmamız gerekir.
Zelenski diyor ki ittifaklar oluşuyor.
Büyükelçi Bodnar diyor ki Türkiye tarafsız kalmamalı.
Boğazları kapatmalı.
NATO Genel Sekreteri, “Gürcistan, Moldova ve Bosna Hersek gibi ülkelere demokratik reformlarında başarı sağlamaları için destek verileceğini” söyledi. Çevreleme harekâtının daha arkası gelecek, belli ki. Zaten Gürcistan hemen görev başındayım demiş.
Kimin yanında olacağız.
NATO ittifakına mı gireceğiz..
Batı'dan “NATO, tüm cephelerde Rusya'nın etrafını sarmalı.” “Ukrayna'daki durumun Rusya'nın istediği gibi tampon bölgenin güçlendirilmesi yönünde gelişmesine izin mi verecek?” sesleri yükseliyor.
Rusya, NATO'nun ilerlemesini durdurmaya çalışıyor.
Türkiye ne yapacak yolları mı düzleyecek?
Gel gel benim iktidarımı kendine göre düzenle mi diyecek, “demokratik reformlar”ı başarıya ulaştır, FETÖ ve PKK'yı özgürleştir mi diyecek...
Türkiye açısından baktığımızda manzara çok açık.
NATO bizim etrafımızı zaten sarmış. Bizim yorumcular diyor ki, bizi kim savunacak? Aslında sorunun doğrusu kim, kime karşı olmalı.
NATO bir savunma örgütü müdür?
NATO Türkiye menfaatlerinin karşı cephesinde.
Nasıl güvenlik sağlayacağız.

Silah tamam ama kime karşı kullanacaksınız. Güvenlik tamam ama kime karşı? Kim saldırıyorsa ona karşı. Basit değil mi...
Atatürk'ün de silahı vardı. Kime karşı doğrulttu. Hedefi kimdi.
Barışı silahla sağladı. Lozan'da görüşmeler tıkanınca Atatürk'ün ve İnönü'nün tavrı nettir. Masadan kalkıldı. Verilen mesaJ açıktı. Yeniden savaş alanında hesaplaşırız!
Halk perişandı. Halk yorgundu. Halk açtı. O günün gazeteleri ağlayan çocuk, açlıktan yollarda ölen kadın haberleri mi yaptı?
Tam da o günlerde Türkiye İktisat Kongresi toplandı. 500 kadın Kongre'ye katıldı. Kendilerine ayrılan yerin neredeyse iki misli sayıda. Geleceğin Türkiyesini kurarız sesleri yükseldi.

NATO diyor ki ben Türkiye'de böyle hizadan çıkmış bir iktidar istemiyorum. Silahlarını üzerimize doğrultmuş, namlusunun ucundan konuşuyor. O gitsin bu gelsin pervasızlığında.
Nedir verilecek yanıt?
Kasetleri yakalanmış siyasetçi kıvamında FETÖ'ye selam göndermek mi, ben ettim sen etme mi?
NATO Zirvesinden sonra açıklanan bildiride " Ukrayna'nın demokratik yollarla seçilmiş Devlet Başkanı, parlamentosu ve hükümeti ile vatanlarını savunan cesur Ukrayna halkının yanındayız." ifadesine yer verildi.
Gerçeğin bu olmadığını Ukrayna'daki TV dizilerinden biliyoruz.
Bu iktidarın nasıl tasarlandığını.
Senaryonun nasıl yazıldığını.
Biden tayfası bir göz atmalı, geleceğinin nasıl tasarlandığını okuyabilir.
NATO'nun aklı bir. Fazla yaratıcı değil.

Açıklamada NATO “müttefikleri” ki bunların arasında üzerine namlular doğrultulmuş Türkiye'nin Cumhurbaşkanı da var, diyorlar ki Rusya uzun yıllar ekonomik ve siyasi bakımdan ağır bedel ödeyecekmiş, büyük ve eşi görülmemiş yaptırımlar uygulanmaya başlanmış...
Size yabancı geliyor mu?
Ya şu?
“İttifakın doğusuna savunma amaçlı kara ve hava kuvvetleri, NATO bölgesi geneline deniz varlıkları konuşlandırdık. Kendimizi olasılıklara hazırlamak ve müttefik bölgesinin güvenliğini sağlamak için NATO'nun savunma planlarını harekete geçirdik. Şimdi İttifakın doğusuna ciddi ilave savunma amaçlı güç konuşlandırması yapmaktayız. Şimdi ve gelecekte İttifakın güvenilir ve güçlü caydırıcılığı ve savunmasının sağlanması adına gerekli her türlü konuşlandırmayı yapacağız."
Karadeniz'i ve Akdeniz'i düşünün.
NATO bizi kıskaca alıyor.
Mavi Vatanımızın sınırlarını ve sabrımızı zorlamıyorlar mı!
Bizim gemilerimizi “düşman gemisi” saymadılar mı! Korsan yerine koydular.
Tepemize indirme yapmadılar mı!
Biz dizi ülkesi değiliz. Senaryonun kalemi başkasının elinde olamaz.
Biz tarihte yazmışız.
Yine yazacağız.
Barbaros kardeşlerin araştırma gemileri Akdeniz'de dolaşacak!
Bakınız, Washington Post'da yer alan habere göre, ABD'li yetkililer Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski'ye Kiev'den ayrılması için yardım etmeye hazırlıklı olduklarını belirtmişler...
Rol bitti.
Perde kapanacak.
Ama bizim gemilerimizde bayrağımız dalgalanacak.

O zaman Stoltenberg'in şu açıklamasını nasıl okuyacağız.
“Farklı yerlerde alarm durumunda 100'den fazla savaş uçağımız ve Kuzey'den Akdeniz'e kadar üç uçak gemisi grubunu da içeren 120 gemimiz bulunuyor. Yanlış anlaşılmalara ve yanlış hesaplara yer olmamalı. Her bir müttefiki, ittifakın her bir santimetresini korumak ve savunmak için ne gerekiyorsa yapacağız."
Türkiye penceresinden bakacağız ya...
NATO açısından ne “gerekli??”
NATO devriyeleri neyi koruyacak. Neyi savunacaklar...
İngiliz üsleri ve bizi en büyük tehlike olarak gören İsrail.
NATO ve ABD'ye indirilecek her darbe Akdeniz de de etkili olacaktır.
İşte burada ihtiyacımız nedir?
Dost bir Rusya mı, düşman Rusya mı.
O gemilerin namlusu nereye çevrili?
Açık söylüyorlar. Toplantılarda duvarlara asıyorlar.
Hedeftesiniz Sayın Türkiye Cumhurbaşkanı!
Hangisi “kabul edilemez”!!
Türk milletinin yanıtı açıktır.
Biz Mehmetçiğin yanından bakarız.
Mevzimiz, siperimiz orasıdır.
Bizim milletimiz bağımsızlığına düşkündür. Emeğiyle, canıyla, bacağıyla, koluyla kazanmıştır, korumuştur.
Yanıtımız hazırdır.
Veririz!

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Bir kıvılcım Kürdümüzü de Türkümüzü de hepimizi yakar 25 Nisan 2024 | 566 Okunma ABD hem kendi başkanını hem bizimkini seçmeye kalkışıyor 21 Nisan 2024 | 300 Okunma İsrail’in de Ukrayna’nın da kaderi bir: Yeniliyorlar 18 Nisan 2024 | 380 Okunma Bu acılar geleceğimiz için umut tohumları 14 Nisan 2024 | 113 Okunma Evet, hanımlar! Emin olun biz böyle kalmayacağız 07 Nisan 2024 | 127 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar