Karton bardakla başarıya koşmak...
Sıradan bir AVM günü. Başım hafif ağrıyor, yorgunum ve canım hiçbir şey yapmak istemiyor. Boş boş etrafta dolaşırken “Bir kahve içeyim bari” diyorum içimden. Bir kahveciye girip bir latte sipariş...
Sıradan bir AVM günü. Başım hafif ağrıyor, yorgunum ve canım hiçbir şey yapmak istemiyor. Boş boş etrafta dolaşırken “Bir kahve içeyim bari” diyorum içimden. Bir kahveciye girip bir latte sipariş ediyorum.
Makine tıslayarak çalışıyor, süt köpürüyor. Barista sütü kahvenin üzerine döküp bir desen çiziyor. Ve nihayet üzerinde ismim yazan kahvem hazır.
Elime karton bardağı alıp yürüyorum. Bir anda omuzlarım dikleşiyor, bakışlarım keskinleşiyor. Biraz önceki o ne yapacağını bilmeyen adamdan eser yok. Sanki elimde bir kahve bardağı değil de Oscar heykelciği taşıyorum!..
On dakika sonra çöpe atılacak, üç beş kuruşluk bir ambalaj parçası var elimde. Ama ben kendimi Silikon Vadisi'nde başarıdan başarıya koşan bir start-up kurucusu gibi hissediyorum. Öz güvenim tavan yapıyor, kariyer haritamda yeni sapaklar oluşuyor.
Ve kahvenin tadından bağımsız saçma sapan bir haz yaşıyorum...
***