Nihat bizim neyimizdi?
O Gülbahar Hatun'un / Atapark'ın çocuğuydu, ben hemen yukarısındaki Erdoğdu Mahallesi'nin. O Maçkalıydı, ben Tonyalı. O Ülkücüydü, ben Büyük Doğucu. Ne ki mefkûre bakımından da refiktik....
O Gülbahar Hatun'un / Atapark'ın çocuğuydu, ben hemen yukarısındaki Erdoğdu Mahallesi'nin. O Maçkalıydı, ben Tonyalı. O Ülkücüydü, ben Büyük Doğucu.
Ne ki mefkûre bakımından da refiktik. Sonuçta Trabzon'un ülkücüsüydü; "Kanımız aksa da zafer İslam'ın" diyenlerden. Kaldı ki daha orta mektep yıllarımdan Büyük Ülkü Derneği'nin yabancısı değildim.
Hayır, Trabzon'da yolumuz hiç kesişmedi. Fakat Mareşal lakaplı "Musa abi" misali (düşmanın münasip yerlerini paslı jiletle kesip ordusuna intizam veren) "delilerimiz" bile ortaktı.
*** Onunla ilk kez 1984'te Ankara'da tesadüfen yolumuz kesişti. Tesadüfen diyorum, çünkü Ulvi Alacakaptan ve merhum Hasan Nail Canat'la birlikte bir tiyatro oyunu için gittiğimiz...