Kendi ayağına sıkan tür
Rivayet olunur ki, Çin'de iki şehri birbirine bağlayan hızlı tren tanıtılırken yetkililer gururla, "Eskiden 24 saat süren yolculuk artık 1 saat!" der. Kalabalığın içinden bir köylü el kaldırır: "İyi...
Rivayet olunur ki, Çin'de iki şehri birbirine bağlayan hızlı tren tanıtılırken yetkililer gururla, "Eskiden 24 saat süren yolculuk artık 1 saat!" der. Kalabalığın içinden bir köylü el kaldırır:
"İyi güzel de, geri kalan 23 saatte ne yapacağız?"
Elon Musk geçen gün "Yapay zekâ çağında insanlar çalışma zorunluluğundan kurtulacak" deyince aklıma Çinli köylünün bu sorusu düştü.
Sahi, yapay zekâ ve robotlar üretimi devralıp bolluk artınca, yani işimiz elimizden alınınca biz ne yapacağız?
Bir ömür boş boş oturacak mıyız?
Musk, "Hayatın anlamını arayın..." diyor.
Peki hayatın anlamını iş yapmayla eşitleyenler ne yapacak? İntihar mı edecekler?
Robotlar (en azından) toplu intiharlarda cenaze törenleri ve defin gibi hizmetler sunacaklar mı bilmem.
Benim bildiğim şudur: "Bolluk çağını" savunanlar, üretimin sıfıra yakın maliyetle yapıldığı bir dünyayı anlatırken "Bu bolluğun sahibi kim olacak?" sorusunu es geçiyor.
Malumunuz, günümüzde gücü elinde tutanlar klasik kapitalistler değil, Varoufakis'in tabiriyle "tekno-derebeyler".
Sizin anlayacağınız, kaynak artık toprak değil, veri.
Biz tıklıyoruz, onlar...