“Korumacılık eğilimleri” ve yeni nesil OSB’ler

Güven Sak1 ABD’de Trump’ın seçim söylemleri ve iktidarı sonrasında “korumacılık eğilimi” tartışmalarının da yoğunlaştığı paylaşıyor. ABD’nin Yeni Güvenlik...

Güven Sak1 ABD’de Trump’ın seçim söylemleri ve iktidarı sonrasında “korumacılık eğilimi” tartışmalarının da yoğunlaştığı paylaşıyor. ABD’nin Yeni Güvenlik Belgesi’ndeki “Milli güvenliğin inovasyon temeli sayesinde, fikirler yeniliklere, buluşlar ticari ürüne dönüşüyor; bu ABD gücüdür ve bize özgüdür” vurgusuna dikkat çekiyor. Belgenin mesajını paylaşıyor : “Gelip üniversitelerimizden,laboratuvarlarımızdan yararlandılar, bize karşı güçlendiler, şimdi buralardan kimin yararlanacağına daha ciddi bakacağız.”

Bundan böyle sadece silah sistemleri değil, günlük sivil teknolojilere erişim için siyasi koşulların belirleyici olacağını belirten Sak, ABD’deki korumacı eğilimi ortaya çıkaran etkenleri şöyle aktarıyor:

“ABD’nin milli geliri yaklaşık 19 trilyon dolar. Çin neredeyse 11 trilyon dolara ulaştı. Halbuki Soğuk Savaş’ın bittiği 1989 yılında, Amerikan ‘ataleti’nin başlangıcında, ABD milli geliri 15,7 trilyonda, Çin ise 350 milyarda idi. Ne oldu? 28 yılda Çin milli geliri yaklaşık 32 kat arttı. ABD milli geliri ise sadece 3 kat arttı. Rusya, Soğuk Savaş bittiğinde 500 milyardaydı, şimdi 1,2 trilyon dolarda. Aslında 2013’ de 2,3 trilyon idi, şimdi neredeyse yarı yarıya ufalandı”
Kapsayıcılık yerine “yalıtım politikaları” Roma’dan Osmanlı’ya ve Sovyetler Birliği deneyimine kadar yarar üretemediğini kanıtlamıştır. Trump’ın tarihten ders almadığı belli. O nedenle demlenmemiş söz söyleyerek, “diklenmeyle dik durmanın” nüanslarını kavramayan kervanındaki rolünü oynuyor. Bir “hakim gücün” tepesinde popülist, olgunlaşmamış dil kullanan bir yöneticinin varlığı “büyük tehlikelerini” kendi içine taşıyor. Uzun dönemde olmasa bile, özgüvenini yitirmiş bir hakim gücün insanlığa zararına davrandığını kanıtları tarihin hafızasında bol miktarda var.

Günümüzde etkin sanayileşmeden söz ettiğimizde2, olgunlaşmış sanayi toplumlarında işgücü ve diğer kaynaklarını giderek sanayi sektöründen, inovasyon ve yüksek teknolojili hizmetler sektörüne kaydığını birlikte gözlemliyoruz.

Yatırım yönetiminde yeni bakış açısı

Ülkemizde rakamları yakından izleyen uzmanlar3, 2017 yılının ilk yarısında, sabit sermaye birikimi için uzun dönemli büyüme temposunu artıran makine-donanım yatırımlarının gerilediğini söylüyor. Ayrıca, kalıcı özellikteki doğrudan yabancı yatırımların toplam sermaye girişine oranı yüzde 26’dır; bu oran 2015’de yüzde 48’di.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Doğu Karadeniz Havzası turizmi nasıl planlanmalı? 27 Eylül 2018 | 245 Okunma Ali Gevgilili entelektüel korkaklardan değildi 20 Eylül 2018 | 97 Okunma Teslim olmayalım önlem alalım 13 Eylül 2018 | 105 Okunma Ordulular “istikrar” ve “sağlam gelecek” arıyor 06 Eylül 2018 | 154 Okunma Bu noktadan sonra ne yapmalıyız? 30 Ağustos 2018 | 130 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar