Yeni anayasa ve başkanlık rotası

Türkiye'nin en değerli entelektüellerinden biri olan Ali Bayramoğlu'nun 29 Ocak tarihli yazısındaki şu satırlar dikkatle okunmalı... Kim ne derse, bugün etkili siyaset, hatta siyaset, bu duruma, örneğin başkanlık rejiminin...

Türkiye'nin en değerli entelektüellerinden biri olan Ali Bayramoğlu'nun 29 Ocak tarihli yazısındaki şu satırlar dikkatle okunmalı... 
Kim ne derse, bugün etkili siyaset, hatta siyaset, bu duruma, örneğin başkanlık rejiminin varlığına itirazdan çok, bu (başkanlık) ya da benzer sistemin (yarı başkanlık) demokratik ve dengeli yapılanması sürecine katkıda bulunmak, bu süreçte yer almayı ifade eder. Kendisini siyaset dışına atan, mutlak itiraza kilitli muhalefetin ne yazık ki, hakim parti düzeninde, pek bir karşılığı bulunmuyor. Siyaset, katılım ve anayasa meselesi son derece önemli. Unutmamak gerekir ki, Türkiye'nin yeni bir toplumsal sözleşmeye, yeni bir vatandaşlık tanımına, yargı düzenine, yamalı bohça haline gelmiş, cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesiyle iyice şirazesi bozulmuş 12 Eylül anayasasının yarattığı aksaklıklardan kurtulmaya ihtiyacı var. 

***

Bayramoğlu'nun da işaret ettiği gibi mesele Erdoğan meselesi değildir. Erdoğan zaten fiilen çok güçlü ve daha güçlü olmak için başkanlık sistemine ihtiyacı yok. Erdoğan mevcut gücüyle şu anki sistemle istediği gibi ülkeyi yönetebilir. Üstelik şu anki sakat sistemde Cumhurbaşkanı'nın yetkisi bol, sorumluluğu ise nerdeyse yok. Şu anki sistemde kötü niyetli ve güçlü bir lider diktatör gibi ülkeyi yönetebilir. Oysa sivil ve özgürlükçü bir anayasal çerçeve altındaki başkanlık sistemi modelinde isteseniz bile otoriter iktidar kuramazsınız. O yüzden yeni anayasa ve başkanlık sistemine geçiş demokratik hukuk devletinin de garantisidir... 

***


Başkanlık sistemi der demez "Diktatör yaratır" hurafesini duymaktan ben şahsen çok sıkıldım. Oysa adam gibi bir başkanlık sistemi gerçek bir kuvvetler ayrılığı sistemidir ve dolayısıyla diktatörlüğe karşı panzehir işlevindedir. Ayrıca bazı tarihi olgulardan bahsederek birtakım hurafeleri çürütmek mümkündür. 

***


Önce şu basit soruyu soralım: Başkanlık sistemiyle gelen hangi ünlü diktatörü tanıyorsunuz? Ben hiç tanımıyorum ve bilmiyorum. Peki, şöyle bir soru soralım: Nazizm, Faşizm, Bolşevizm, yani Hitler, Mussolini ve Lenin hangi politik sistemler vasıtasıyla diktatörlük inşa etti? Cevap: Hepsi parlamenter sistemler sayesinde. 

***
YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Türkiye’yi ve Erdoğan’ı hedef alan taarruzlar 21 Kasım 2017 | 9.066 Okunma ABD karşısında TSK ve MİT 20 Kasım 2017 | 1.444 Okunma Türkiye bambaşka bir döneme giriyor 19 Kasım 2017 | 3.063 Okunma Atatürk’ün ölümüne ağlayamayanlar 15 Kasım 2017 | 667 Okunma Atatürkçülük stratejisi mi var? 14 Kasım 2017 | 730 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar