Anayasa Mahkemesi ve paradigma değişimi

Anayasa Mahkemelerinin demokrasilerde tek bir anlamı vardır. Yasaların anayasaya uygunluğunun denetlenmesi ve yurttaşların temel hak ve özgürlüklerinin devlet organları karşısında korunması. Demokratik ülkelerde Anayasa...

Anayasa Mahkemelerinin demokrasilerde tek bir anlamı vardır. Yasaların anayasaya uygunluğunun denetlenmesi ve yurttaşların temel hak ve özgürlüklerinin devlet organları karşısında korunması.

Demokratik ülkelerde Anayasa Mahkemesi’nin oluşumuna yol açan gaye devlet kudretini sınırlamak ve özgürlükleri korumak idi.
25 Nisan Türk Anayasa Mahkemesi’nin kuruluş yıldönümü. Lakin mahkemenin kurulduğu 1962 tarihinden 2010 yılına kadar, demokrasilerde beklenen gayeye uygun hareket ettiğini söylemek oldukça güç. Kararların çoğu laiklik ilkesine dayandırıldı. Bu ilke ise gittikçe artan oranda militan bir yorum ve içerik kazandı. Öyle ki çoğu Batı medyasında Ortadoğu diktatörlüklerini meşrulaştırmak amacıyla kullanılan “brutal but secular” mahkeme için de geçerli denebilirdi.
Yine mahkeme 19. Yüzyıl Avrupa’sının nasyonalist ideolojilerine göre biçimlenmiş bir siyasal ideolojiyi hâkim kıldığı, bu ideolojiyle çatışan tüm siyasi partileri kapattığı da malum.
2007 yılında 367 iddiasına, biraz da darbe tehdidi altında, geçerlilik kazandırdı. Meclis’in cumhurbaşkanını seçmesini imkânsızlaştırdı. Türkiye’yi bir anayasal krizin içine soktu. Bir yıl sonra da başörtüsü yasağını ortadan kaldıran bir anayasa değişikliğini iptal etti. Oysa böyle bir denetim, anayasada açıkça yasaklanmıştı.
Bu şekilde demokrasiyi ve özgürlükleri koruma misyonu olmayan bu mahkeme, meşruiyetini de tümden yitirdi.
Bu sonuç şaşırtıcı değil. Zira mahkeme, demokratik sistemi ortadan kaldıran 27 Mayıs askeri darbesiyle oluşturuldu. Darbeyi yapan bürokratik unsurlar ve siyasal seçkinler, elbette yurttaşların demokratik iradesi ve özgürlüklerini devlete karşı korumayacak, aksine devlet kurumlarında hâkim olan siyasal elit yapıları demokratik iradelere karşı koruyacaktı. Mahkeme demokratik kurumlar üzerinde siyasal elitler adına vesayet görevi görecekti.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sokak ve demokrasi 01 Temmuz 2015 | 376 Okunma Kurucu Meclis ve “Kurucu Hükümet” 27 Haziran 2015 | 225 Okunma Batı’nın demokrasi çelişkisi 17 Haziran 2015 | 231 Okunma Restorasyon mu dediniz? 13 Haziran 2015 | 323 Okunma Sistemin arızaları derinleşecek 08 Haziran 2015 | 1.767 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar