Tek ayak üstünde durmak ya da gül kokusu...
Sınıfa girdiğimde tahtanın önünde arkadaşımı görünce şaşırmıştım. Biraz sert biraz emir dolu çokça da memnuniyetsiz bir ‘gir!’ sesi gelmişti içeriden kapıyı vurunca....
Sınıfa girdiğimde tahtanın önünde arkadaşımı görünce şaşırmıştım. Biraz sert biraz emir dolu çokça da memnuniyetsiz bir ‘gir!’ sesi gelmişti içeriden kapıyı vurunca. Sebebini hatırlamıyorum ama makul bir gerekçem vardı gecikme için. Zaten öğretmen benim olduğumu anlayınca bir şey sormadan sıramı işaret etmişti başıyla. Sonra da arkadaşıma dönmüş; ‘tahtaya ve duvara yaslanmadan bekleyeceksin tek ayak üstünde. Ben bitti deyinceye kadar orada kalacaksın’ demişti kararlı bir şekilde. Ayırdına varmıştım paçaları ıslanmıştı arkadaşın. Neden oradaydı? Bütün sınıf ona bakarken o da sınıfa bakıyordu. Daha doğrusu sol kolunu gözüne siper etmiş duygularını ya da utancını gizlemeye çalışıyordu. Hangi kabahat onu tahtanın önüne...