Keriz alayı

Önce mâlûm ve alışılmış yılbaşı temennisinde bulunayım: Yeni seneniz kutlu olsun; dertler, sıkıntılar, vesair fenalıklar nihayete ersin ve bunların yerini mutlu günler alsın! Bizde...

Önce mâlûm ve alışılmış yılbaşı temennisinde bulunayım: Yeni seneniz kutlu olsun; dertler, sıkıntılar, vesair fenalıklar nihayete ersin ve bunların yerini mutlu günler alsın!

Bizde yılbaşı kutlama âdetinin ne zaman başladığını bilmem hiç merak ettiniz mi?

Cevabı en açık şekilde eski gazete kolleksiyonlarında bulabilirsiniz. Ama “eski”dedimse öyle bir-iki değil, kırk-elli ve hattâ yetmiş-seksen sene öncesinin gazetelerini kastediyorum... Cildlerin sayfalarını çevirirken artık tarih olmuş hadiseleri o zamanda yaşıyormuşçasına hisseder, Türkiye’nin nereden nereye geldiğini görür, yani bir zamanlar çektiğimiz fukaralığı günlük olayların dünya kadar örneği ile yakından takip etme imkânını bulursunuz.

Bazı kolleksiyonlar şimdi internette de yeralıyor; hakikaten merakınız varsa ve vakit de bulabilirseniz gözatmanızı tavsiye ederim! Güzel zaman geçirir ve çok şey öğrenirsiniz...

1 MUHARREM’İN YERİNE 1 OCAK...

Biz “yeni yıl” kavramıyla Cumhuriyet sonrasında, 26 Aralık 1925’te kabul edilen“Takvimde Tarih Mebdeinin Tebdili”, yani Milâdi takvimi resmi takvim yapan 698 sayılı kanun sayesinde tanıştık ve 1 Ocak günü de o yeni senenin ilk günü oldu.

Türkiye’de 1925’ten önce “yılbaşı” diye bir şey bilinmiyor mu idi?

Biliniyordu ama tek değil, iki yılbaşı mevcuttu: Resmî yılbaşı o zamana kadar kullanılmakta olan Hicrî takvimin 1 Muharrem günü idi ama 1 Muharrem sosyal değil, resmî ve dinî mahiyetteydi. O günün, halk tarafından eğlencelerle kutlanması diye bir âdet yoktu ve sarayda mahiyette ufak-tefek kutlamalar yapılırdı, o kadar. Başta sadrazam olmak üzere devletin büyükleri padişahı tebrike giderler, mevkilerine göre “muharremiyye” denilen hediyeler alırlardı, hepsi bu ...

İmparatorluktaki gayrımüslimler ile yabancıların yeni yılları ise Milâdi takvime göre idi ve 1 Ocak’ta başlardı. Özellikle 1840’lardan, yani Tanzimat’tan sonra ve başta İstanbul olmak üzere diğer büyük şehirlerdeki ecnebi ve gayrımüslim koloniler yılbaşlarını kendi aralarında kutlarlarken zamanla yeni bir âdet çıktı, gayrımüslimlerle temasta olan Müslümanlar da kutlamalara iştirak etmeye başladılar. Yabancıların kaleme aldığı seyahatnamelerde Pera’daki yılbaşı kutlamalarına çoğu davetsiz olarak giden Türkler’in uğradıkları şaşkınlıklar anlatılır ve Türk yazarlar da o gecelerin rezaletlerini okuyana utanç ile karışık kahkahalar attıracak şekilde naklederler...

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Anketçilerin üzerinden öyle bir silindir geçti ki, Allah düşmanımı bile bu kadar rezil etmesin! 27 Mayıs 2023 | 903 Okunma Hayvanat bahçesi 18 Mayıs 2023 | 511 Okunma Postallı demokratlar 10 Mayıs 2023 | 790 Okunma Fazıl Say'ın bestelediği 100. Yıl Marşı'nın üzerinde intihalin gölgesi var! 28 Nisan 2023 | 674 Okunma Bu da benim "100. Yıl Marşı" önerim: "Çıktık açık alınla yüz yılda her savaştan" 25 Nisan 2023 | 295 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar