Poşet

O cumartesi günü, deniz kenarındaki o uzun caddedeki o en ışıltılı dükkanın vitrinindeki güllü dallı elbiseyi almaya söz vermişti kızına. Küçük kızı Fatma, sonraki günler boyunca...

O cumartesi günü, deniz kenarındaki o uzun caddedeki o en ışıltılı dükkanın vitrinindeki güllü dallı elbiseyi almaya söz vermişti kızına. Küçük kızı Fatma, sonraki günler boyunca her akşam “Alacaksın değil mi?” diye sormuş, o da baston olarak kullandığı fukaralığa her cevapta biraz daha yaslanarak “alacağım kızım” diye cevap vermişti bu sorulara.

Alacaktı almasına ama basit ancak cevaplanması zor bir soru vardı elinde: Hangi parayla?

Her sabah erkenden gittiği işçi pazarında bir gün iş çıksa diğer gün boş boş oturuyordu. Çalıştığı günlerde kazandığı para evdeki beş boğaza anca yetiyor, kızların okul masrafı, yaşlı annesinin ilaçları derken elde avuçta hiçbir şey kalmıyordu.

Doğrusu bu ya, elinden her iş gelir bir kadıncık olan eşinin diktiği urbalar, gereğinde taşı kaynatıp pişirdiği yemekler olmasa durumları daha da feci olurdu. Ama tutumlu, maharetli bir kadındı hanımı. Sade ev işleri de değil. Elbiselere yaka dikme, düğün davetiyesi yazma, tokaya taş takma gibi parça işler alarak da eve biraz daha para girmesini sağlıyor, az biraz nefes alıyorlarsa o paralar sayesinde oluyordu.

Fakat bu ara hanımın işleri de kesattı. Şöyle üç kuruş artırıp, aslında...

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Bi şey yapmalı! 28 Nisan 2024 | 397 Okunma Sosyal çürüme yazıları 5: Varlık vehmi cumhuriyeti 27 Nisan 2024 | 334 Okunma Sosyal çürüme yazıları 4: Ahlâkî pozculuk cumhuriyeti 23 Nisan 2024 | 442 Okunma Sosyal çürüme yazıları 3: Şişirilmiş dudaklar cumhuriyeti 20 Nisan 2024 | 913 Okunma Sosyal çürüme yazıları 2: Her türden bağımlılıklar cumhuriyeti 16 Nisan 2024 | 958 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar