Neredesiniz siz? Neden meydanlarda yoksunuz? Bu nasıl bir suskunluk?

Neredesiniz?Neden suskunsunuz?Niye ortalarda yoksunuz?16 Nisan referandum kampanyasında güçlü bir “Evet”le neden öne çıkmıyorsunuz? Neden şehir şehir, sokak sokak dolaşmıyorsunuz?Avrupa'nın...

Neredesiniz?
Neden suskunsunuz?
Niye ortalarda yoksunuz?
16 Nisan referandum kampanyasında güçlü bir “Evet”le neden öne çıkmıyorsunuz? Neden şehir şehir, sokak sokak dolaşmıyorsunuz?
Avrupa'nın ırkçıları Türkiye'ye saldırırken, Avrupa genelinde Türkiye düşmanlığı pompalanırken, “16 Nisan Cephesi” kurup taarruza geçenler “Cumhurbaşkanlığı sistemi”ni engellemeye çalışırken siz neredesiniz?
Neden çıkıp meydanları inletmiyorsunuz? Meydan meydan dolaşanların yanında yer almıyorsunuz? Neden milletimizi daha da coşturacak fotoğraf kareleri vermiyorsunuz? Omuz omuza vererek Anadolu'yu gezmiyorsunuz?
Neden yumruklarınızı sıkıp öne çıkmadınız?
16 Nisan referandumu dünya genelinde “önlenmesi gereken” bir mesele olarak algılanırken, bir küresel hesaplaşmaya dönerken siz bu hesaplaşmanın karşısında neden gür bir sesle yer almıyorsunuz?
Neden bu ülkenin öfkesine, tepkisine, savunmasına katkıda bulunmuyorsunuz? Neden öne çıkıp, yumruklarınızı sıkıp en ön sırada yer almıyorsunuz? Neden suskunluğa bürünerek bu kavgada kendinizi gizleme gayreti gösteriyorsunuz?
Sizce de bu işte bir tuhaflık yok mu? Sizce de en çok konuşması gerekenler suskun değil mi? Ekranlarda, gazete sayfalarında, meydanlarda ve sokaklarda aradığımız resimler, isimler sessizliğe bürünmemiş mi?
Bu iş kişisel değil, bir tarih hesaplaşmasıdır
Avrupa'nın Türkiye'ye saldırısı üzerinden iktidar hesapları yapmak, “Birileri birilerine haddini bildirsin biz o zaman çıkarız ortaya” türü arayışlar kimseye yakışmaz.
Kırgın olabiliriz, küskün olabiliriz, iftiraya uğramış olabiliriz, haksızlığa uğramış olabiliriz. Bütün bunlar kişiseldir. Oysa Türkiye'nin on yıldır, on beş yıldır yürüttüğü o “Acımasız Direniş” kişisel değildir. Bu bir ülke meselesi, millet meselesi, tarih hesaplaşmasıdır.
Cumhurbaşkanlığı sistemine geçişi “kişiselleştirmek” bir projedir, bize sunulan muhalefet dilidir. O dili geliştirenler Hollanda seçimleri örneğinde gördüğümüz akıldır, o çokuluslu müdahalenin oyun kurucularıdır, 15 Temmuz'un patronlarıdır.
Oynanan oyunu hiç mi göremeyiz?
Bütün dünyanın Türkiye karşıtı kampanya yürüttüğü, bütün Avrupa'nın “Evet” çıkmaması için ortak cephe kurduğu ve bu ülkeye acımasız saldırılar yaptığı bir mesele asla kişisel değildir, olamaz.
Bu ülkeler, “Hayır” çıkması için açık kampanya yaparken

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Savaşı Karadeniz’e taşıyan kim? Türk denizlerine taşıyanlar kim? O gemilere saldırı yapanlar kim? Güney Kapısı’nı açık tuttuk. Doğu Kapısı’nı güvene aldık. Kuzey Kapısı da açık kalacak! Avrupa’nın “Türk-Rus savaşı” planları da boşa düşecektir. 04 Aralık 2025 | 1.413 Okunma Türkiye ellerindeki iki silahı da aldı. Sosyal medya örgütlerini dağıtıyor. Ama acilen sonrasına hazırlanmalı. “Türkiye Ekseni’nin medya ayağı yeniden tanımlanmalı. “Medya Sihaları” kurulmalı. Medya sermayesi millileşmeli. Kayıtdışı para ile medya sahibi olma engellenmeli. 02 Aralık 2025 | 1.036 Okunma İsrail Kıbrıs Rum Kesimi’ni terör üssüne dönüştürdü. EOKA’yı yeniden kuruyor! “Terörsüz Türkiye” planı elini zayıflattı, yeni örgütler arıyor. Adalar askeri mesele olur. Türkiye’ye devir yolu açılır. Rum Kesimi İsrail cephesi olur, doğrudan hedef alınır. 28 Kasım 2025 | 839 Okunma “Sosyal medya terör örgütleri” açığa düştü. Atatürkçüleri, CHP’lileri, “içerideki muhalefet”i FETÖ kadroları yönetmiş. Türkiye ile, Erdoğan ile hesaplaşması olan herkes, Mossad tuzağına düşmüş. 25 Kasım 2025 | 1.270 Okunma Hafter ne zaman Türkiye’ye gelir? İbrahim Kalın Bingazi’de, Belkasım Ankara’da.. Yeni bir jeopolitik ortaklık kuruluyor. Tek devlet, tek ordu, tek Libya... Bunu ancak Türkiye başarabilir. 20 Kasım 2025 | 1.322 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar