Kültürel monarşinin en büyük travması olarak AK Parti

Türkiye, uzun yıllar boyunca, nüfusça küçük fakat sembolik, kudretçe büyük bir toplumsal zümrenin gölgesinde yaşadı. Bu zümre, kendisine tanıdığı imtiyazın köklerini tarihsel bir...

Türkiye, uzun yıllar boyunca, nüfusça küçük fakat sembolik, kudretçe büyük bir toplumsal zümrenin gölgesinde yaşadı. Bu zümre, kendisine tanıdığı imtiyazın köklerini tarihsel bir doğal hakka değil, kültürel bir kurgunun içine saklanmış keyfi bir üstünlük tasarımına dayandırıyordu.
Pierre Bourdieu'nün "arbitraire culturel" dediği olgu tam da bu noktada karşımıza çıkar: Bir toplumsal kesimin kendi estetik, dilsel ve düşünsel tercihlerini, sanki evrensel doğrularmış gibi dayatıp meşrulaştırması; böylece kültürün sınırlarını görünmez bir iktidar olarak kurması. Bu keyfilik, Türkiye'nin modernleşme hikâyesi boyunca sessiz, fakat son derece etkili bir toplumsal mühendislik olarak işledi.
Bu mühendisliğin dokusunu oluşturan şey ise "habitus"tur. Bourdieu'nün "habitus"la kastettiği, bireyin ve grubun dünyayı...

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Milli enerjide sessiz devrim 05 Aralık 2025 | 23 Okunma ABD-Venezuela krizinde neredeyiz? 03 Aralık 2025 | 212 Okunma Köstebek savcı şüphesi 02 Aralık 2025 | 522 Okunma Tüm yönleriyle Papa’nın ziyareti 28 Kasım 2025 | 266 Okunma Afrika’daki ilk G20: Stratejik penceremiz 26 Kasım 2025 | 125 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar