Kolay lokma değil

Temmuz 2015’ten bu yana yaşanmakta olan alacakaranlığa “soluk” da olsa bir “ışık...”Diyarbakırlıları hatta civar ilçelerden halkı “sokağa dökme” çağrısı toplumda...

Temmuz 2015’ten bu yana yaşanmakta olan alacakaranlığa “soluk” da olsa bir “ışık...”
Diyarbakırlıları hatta civar ilçelerden halkı “sokağa dökme” çağrısı toplumda “sanılan / beklenilen” ilgiyi görmedi.
Gerçi güvenlik güçleri kente girişlerde “sıkı kontrol” uyguladı, kentte TOMA’lar ve “tasarrufsuz(!)” gaz kullandı ama zaten Demirtaş’ın çağrısına gelenlerin sayısı da azdı.
Bir kez daha yöre halkı “PKK terörüne, hendek savaşlarına, otonomi ilanına dayanak olmaya” soğuk baktığını ortaya koydu.
Oysa...
“Mikro hedef” 10 binleri hatta 100 binleri sel suları gibi caddelere döküp, güvenlik güçleri barikatlarını aşarak Sur’daki son direnişi sürdüren 15-20 PKK’lıyı kurtarmaktı. Kalabalığın arasına karışmaları/gizlenmeleri sağlanacaktı.
“Niyet okuyor” değilim. Bölgedeki kanaat önderleri ve gazetecilerle konuşmalarımdan aldığım izlenim bu.
Yukarıda “sanılan/beklenilen” katılım olmadığına işaret ettim.
Çünkü, aynı kaynaklardan dinlediğime göre, “Kobani’nin IŞİD’in eline düşmesini önlemek üzere gene çağrıyla 6-7 Ekim’de toplanan 100 binler” hedeflenmiş.
Bu bakımdan sadece “Sur” çapında değil daha geniş çerçevede bakılırsa PKK strateji üreticilerine de bir mesajdır.
Sokak savaşı stratejisinin esası olan “halk tabanı” oluşmuyor.
Bu da -belki- “caydırıcı” etki yapabilir.
Sonuç...
Kandil’in “kent savaşları” aşaması “halktan kopuk” kaldı.

BAHAR BEKLENTİSİ
BUNA karşılık “beklenti” neydi?
Güneydoğu’nun 10-15 duyarlı yerleşkesi seçilecek.
Buralarda başarı kazanılarak, böylece “örnekler oluşturularak” kent savaşları halkı da yanına alarak “kentlerde yaygınlaşacaktı.”
Baharla birlikte, dağdakiler de “düze” inecek, kent savaşlarını sürdürenlerin sayısı geometrik diziyle artacaktı.
Dünya kamuoyuna “halkın da yanlarında olduğu” algısı yaratılacaktı.
Tramplen tahtası kırılınca bu sıçrama da olmadı.
Bahar için “halkla birlikte direniş tsunamisi” planı için kötü başlangıç.
Burada...
Güvenlik güçlerinin -olabildiğince- özenli operasyonuna da işaret etmekte fayda var.
Operasyonlarda “sivillere zarar vermeden” sonuca ilerlemek -zaten insani ilkeler gereği doğal olsa da- “halkın tepkisini çekmemek” bakımından da psikolojik artıdır.
PKK’lılara “Teslim ol” çağrılarının yanı sıra, çatışmaların sürdüğü mahallelerde halka çıkışları için “güvenli koridorlar” açmak, PKK’lılardan temizlenen yerlerde sağlık, gıda yardımları yapmak, çocuklara çikolata ikram etmek gibi sevecen yaklaşımlar sadece bunlara tanık olan mahalle sakinlerini değil, TV ekranlarında görüntüleri izleyen yöre halkını da etkiledi sanıyorum.
Bu özenli tutum nedeniyle de operasyonlar uzadı.
Fakat...
PKK’lılarla onların canlı kalkan gibi kullandıkları mahallelerin sakinleri arasında manevi bağları büyük ölçüde kopardı.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Netanyahu ve Samson sendromu 19 Mayıs 2024 | 117 Okunma Yüce iddia 17 Mayıs 2024 | 155 Okunma Aranıyor Yahya Sinwar 15 Mayıs 2024 | 206 Okunma 1 milyon Knesset’i kuşatırsa... 12 Mayıs 2024 | 120 Okunma Gizli anlaşma 10 Mayıs 2024 | 269 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar