Ramazan’a dair söylenmedik bir şey kaldı mı ki söyleyelim?

Her Ramazan oruç edebiyatı yapıyoruz ama sanıyorum bunda zorlanıyoruz. Kendimizce teşbihler, temsiller, maneviyat çıkarsamaları yapmaya çalışıyoruz. Çoğu belki de yapmacık, işin hakikatiyle...

Her Ramazan oruç edebiyatı yapıyoruz ama sanıyorum bunda zorlanıyoruz. Kendimizce teşbihler, temsiller, maneviyat çıkarsamaları yapmaya çalışıyoruz. Çoğu belki de yapmacık, işin hakikatiyle uyuşmayabilir. Ey oruç, tut beni gibi sloganları tekrarlarız. Sezai Karakoç gibi orucun ruhundan söz edenler de var. Öylelerinin anlatımında da yine belki biraz edebiyatın gücü hakim.

Geçmişi şöyle bir taradım, ulemamızın yazdıklarına baktım. Gördüm ki orucun maneviyatı konusunda yaşayarak ilk yazanlardan birisi Gazali. “Esrâru’s-savm” yani orucun sırları diye bir kitapçığı var. Sonra İzz bin Abdisselam, İbn Receb el-Hanbeli, İbn Hacer, nihayet İmam Rabbani, Şah Veliyyullah Dehlevî ve Bediuzzaman gibi âlimler işin ruhunu yakalamışlar. Çünkü söylediklerini belki de fazlasıyla yaşamışlar. Bu işin edebiyatı da güzel ama edebiyatla anlatılan oruç yine de avam orucu olmanın öteye geçmez.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sevgi imandandır 29 Nisan 2022 | 263 Okunma İki olay üzerinden iki ilginç kavram 24 Nisan 2022 | 268 Okunma Şeytan nedir? 22 Nisan 2022 | 350 Okunma Teravihin hikâyesi ve tilavetin başına gelenler 17 Nisan 2022 | 800 Okunma Savrulduğumuzun farkında mıyız? 15 Nisan 2022 | 350 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar